Modern bilimin felsefesinin ya da metodolojik natüralizmin felsefi temellerinden birinin empirizm olduğunu, bu felsefi ideolojide herhangi bir önermenin anlamlı ve güvenilir kabul edilebilmesi için deneysel (empirik) bir temelinin olmasının şart koşulduğunu[1] yazı serimizin ilk yazısında belirtmiştik.
Kategori: Bilim Felsefesi
Nedensel Kapalılık ve Bilime Yansımaları
Bilimin temel fonksiyonu, doğadaki nesneler ile oluşumlar arasında bulunan neden-sonuç ilişkilerini deneyler vasıtasıyla ortaya çıkarmak ve bu ilişkileri yasalar halinde formülize etmektir. Bu fonksiyonunu yerine getirirken de doğal olayları incelediğinden ve onlara ilişkin doğal nedenleri öne sürdüğünden emin olmak zorundadır (ya da zorunda bırakılmıştır). Ayrıca kendi içinde tutarlılığını sağlayabilmek adına ortaya attığı doğal nedenlerin açıklama için yeterli ve güvenilir olduğunu kabul etmek durumundadır. Bu yazımızda nedenselliğin bilimdeki konumunu incelemeye çalışacağız.
Bilimin Metodu Metodolojik Natüralizm Olmak Zorunda Mı?-2
Bu yazımızda metodolojik natüralizmin bilimin metodu olarak kalmasını savunanlardan "pragmatist savunucuları" ele almaya çalışacağız. Pragmatist savunuculara göre tarihi veriler ışığında başarılı ve tutarlı açıklamalar getirebilen yaklaşımlar hep natüralistik yaklaşımlar olmuştur. Aynı zamanda onlar bilimsel bilginin pratikte sağladığı faydaları onun meşruiyetine delil sayarlar.
Bilimin Metodu Metodolojik Natüralizm Olmak Zorunda Mı?-1
Metodolojik natüralizmle ilgili yazı serimizin ikinci kısmında söz konusu felsefi ekolün günümüzde hangi gerekçelerle ve nasıl savunulduğunu incelemeye çalışacağız. Sözü geçen felsefi akımın bilimin açıklama metodu olarak kalması gerektiğini savunanlar; metodolojik natüralizmin bilimin kendi özünden, içinden gelen bir niteliği olduğu, bilimin tanımı gereği doğa üstü önerilerle ilgilenemeyeceğini savunanlar (“intrinsic” ya da tanımsal metodolojik natüralistler) ve
Metodolojik Natüralizm: Modern Bilimin Ruhu
Hepimiz daha lisenin başlangıcında “Doğaüstü olayların bilimin çalışma alanına girmediği” bilimsel bilginin ‘’gözlem ve deneylere” dayandığından dolayı “mantıklı, doğru ve çelişkisiz olduğu” doğaüstü güçlerin hastalıklara yol açtığı düşüncesinin ne doğrulanabilir ne de yanlışlanabilir’’ olduğundan[1] bilimsel bilgi olmadığı benzeri argümanları ya ders kitaplarımızdan okumuş ya da popüler bilim anlatılarından takip etmişizdir.
Eş’arilik’in Tarihi Gelişimi ve Tabiat Felsefesi
Günümüzün problemlerine çözüm üretmek ve geleceğin fikir sancılarına şimdiden çare bulabilmek ancak mazideki düşünce ve bilgi birikiminin farkında olmakla mümkündür. Cemil Meriç’ in ifadeleriyle sorunlara “rasyonel cevaplar” getiremememiz “bizden önceki düşüncelerden habersiz” olmamızdan ve ülkemizdeki aydınlarımızın (intelijansiyamızın) “Amerika’yı her gün yeniden keşfetmeğe çalışmasından”dır.(1)
İdeoloji Olarak Biyoloji
Toplum düzenini sağlamak, mevcut düzeni meşrulaştırmak için otorite sahipleri insanüstü, mutlak doğru bilgilere sahip olduğu iddia edilen kurumları kullanmışlardır. Bu kurumlar sayesinde huzur içinde saltanatlarını sürmüşlerdir. Bahsi geçilen kurumlar aynı zamanda toplumları kendi istedikleri gibi biçimlendirmiştir. Günümüzde bu görevi üstlenen kurum bilimdir. Bilim eğitimin parçası olduğu için toplumsal davranışlarımızı yönlendirmeyi de amaçlar.