Gözlemlediğimiz olaylarda sürekli olarak birlikte meydana geldiğini gördüğümüz iki olaydan önce gerçekleşenin sonra gerçekleşenin nedeni-varlığa gelmesini sağlayan ilkesi olarak görmek ya da felsefedeki karşılığıyla nedensellik ilkesi, tarih boyunca birçok eleştiriye uğramıştır. Hume’un nedensellik eleştirisi ise geçmişteki bu eleştirilerden kendi kurduğu zihin işleyiş mekanizması bakımından ayrılır: En özet ifadeyle Hume, nedensellik ideası ile onunla ilişkili nesneler arasında zorunlu bağlantı ve güç bulunduğu ideasına karşılık gelecek hiçbir izlenim olmadığını ve dolayısıyla neden-etki arasındaki ilişkinin akıldan değil hayal gücünün kurduğu bir tür inanç ve alışkanlıktan kaynaklandığını ileri sürmüştür. Biz bu yazımızda Hume’un nedensellik eleştirisinin izini sürüyor ve sınırlılıklarını keşfetmeye çalışıyoruz.
Etiket: natüralizm
Doğa Yasalarının Kökeni -2: Yasaların Egemenliği Yaklaşımı
Doğa yasalarının kökeni yahut varoluş bakımından mahiyeti problemine olası üç çözüm getirilebileceğini söylemiş ve bunlardan ilkini, yani “mutlak olasılıkçı yaklaşımı” serinin bir önceki yazısında incelemiştik. Şimdi ise yine serinin nedensellikle alakalı olan 4.yazısında işaret ettiğimiz “varlıkların içkin özelliklere-tabiatlara” sahip oldukları iddiasıyla da ilişkili olan “yasaların egemenliği yaklaşımını” inceliyoruz.