Bugün modern biyoteknolojinin nasıl gerçek bir silaha dönüştürülebileceği bilinmemekte fakat hedeflere yüksek hassasiyetle saldırabilme kabiliyeti, ultra küçük, ölümcül olmayan ve geçici hasar veren bu silahlar barut icat edildiğinden bu yana klasik savaşın ana metotları olan fiziki ortadan kaldırma, ölümcül düzeyde yıkımı nihayet kökten değiştirebilir.
Yazar: Süleyman Ümit EMANET
Ultra Küçük, Ölümcül Değil ve Geçici.
Biyoteknoloji hızla gelişen bir alan olmakla birlikte halihazırda bilim ve teknolojinin gelişmesinde önemli bir etkisi olmuş ve dolayısı ile küresel ekonomiyi de etkilemiştir. Askeri meselelerde biyoteknoloji gelişen bir alan olarak ritmini korumakta ve tıbbi korunma açısından önemli bir rol oynamaktadır. Fakat aynı zamanda saldırgan karakteri ortaya çıkmakta ve askeri açıdan değeri artmaktadır.
Cengiz Han ve 13. Yüzyıl Hava-Kara Muharebesi-2
Neredeyse her başarılarında günümüz hava-kara doktrinini uygulamaları gösterilebilir. Cengiz Han’ın Harezmşahları işgali (1218-24) hava-kara doktrini konseptini çok iyi gösterir.
Cengiz Han ve 13. Yüzyıl Hava-Kara Muharebesi
Bir ordunun operasyonel konsepti doktrininin çekirdeğini oluşturur. Bir ordunun taktiklerini, organizasyonunu ve prosedürlerini içine alan seferlerde ve muharebelerde savaşma şeklinin yoludur. Bu konsept bütün koşullar ve durumlar için operasyonları belirleyebilmek üzere kapsamlı bir nitelikte olmalıdır. Bununla birlikte değişen koşullara bağlı olarak taktiksel anlamda çeşitlilikleri oluştaracak serbestliği de tanımalıdır. Doğru bir şekilde bilinmeli ve anlaşılmalıdır.
Taliban’ın Ortaya Çıkışından Günümüze Afganistan
Pakistan Afganistan sınırındaki bir grup medrese öğrencisi ve politik grupların bir araya gelerek temiz bir dini yönetimi hakim kılmak amacı ile Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında Kandahar’da kurulmuştur. Taliban Peştu dilinde öğrenci anlamına gelmektedir.
SSCB ve Afganistan İlişkileri
SSCB’nin Afganistan ile olan ilişkileri 1917 Bolşevik devrimine kadar uzanıyordu. Bu dönemde Lenin Amanullah Han’a Afganistan ile diplomatik temas başlatmak için bir mektup yollamış ve daha da ileri giderek emiri “tek bağımsız müslüman ülkenin hükümdarı” olmak ile övmüştür. Bununla birlikte birçok subay SSCB’ye askeri eğitim almak üzere gitmiş ve döndüklerinde SSCB nüfuzu olarak orduya katılmıştır. Özellikle 1953 yılında Stalin’in yerine geçen Nikita Kruşçev silah ve baskı yerine komşularına ekonomik ve sosyal yollar ile nüfuz etme yoluna gitmiştir. Bu dönemde yoğun bir şekilde silah, para ve askeri teçhizat yardımı yapılmış ve askeriye dışında, imar ve altyapı meselelerinde de Sovyet uzmanları Kabil’e gelmişler ve çeşitli projelerde görev almışlardır. ABD’nin bu dönemde Pakistan ve İran’a yardım yaparken Afganistan’a yapmaması ve bu soruna eğilmemesi de Afganistan’ın SSCB nüfuzu altına girmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Tarihte Afganistan
Afganistan Coğrafyası tarih öncesi dönemlerden beri büyük fatihlerin ve onların kutlu ordularının uğrak noktalarından biri olmuştur. Asya’nın kalbi olarak nitelendirilen bu coğrafya Orta Asya, Orta Doğu ve Uzak Doğu coğrafyalarının da kesişim noktasındadır. Bu nedenledir ki birçok hükümdar burayı kontrol etmek istemiş ve Afganistan Coğrafyası bundan ötürü çeşitli mücadelelere konu olmuştur. Ayrıca çeşitli etnik ve dini grubun bölgedeki varlığı da bu mücadelelerin sonucundaki yerleşimlerin ve göç hareketlerinin bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
Nazizm ve Denazifikasyon
Nazizm, basitçe tanımlanacak olursa Almanya’da Adolf Hitler liderliğindeki Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi himayesinde totaliter bir program bağlamında vücut bulmuş ve uygulanmış bir rejimdir. Aynı zamanda içerdiği yoğun milliyetçilik ve dikta yönetimi açısından İtalyan Faşizm’i ile de büyük bir benzerlik taşır. Fakat pratikte Nazi programı daha yoğun bir içeriği barındırmıştır. Genel olarak incelendiğinde Nazi programı, ulusun ve milletin çıkarlarının karizmatik bir liderin şahsi istekleri doğrultusunda şekillendiği ve bununla birlikte, rasyonellikten uzak, teorik bir anlayış çerçevesinde gelişen, Aryan Irk’ını (Aryan Volk) yeryüzünde hakim kılmayı ve düşmanlarını etkisiz hale getirmeyi amaçlayan bir programdır.
LSD-Liserjik Asit Dietilamid
LSD ya da liserjik asit dietilamid 1930’lu yıllarda Avusturyalı bir bilim adı tarafından üretilmiş halüsinojenik bir maddedir. Soğuk savaş sırasında CIA (Central Intelligence Agency) bu madde ile zihin kontrolü, enformasyon alınması vb. gibi amaçlar ile el altından deneyler yürüttü. 1960’lı yılların karşıt kültürünün çılgın partilerde diğer halüsinojenik maddeler ile birlikte kullandığı sembol bir madde haline geldi.
Weimar Cumhuriyeti (1919-1933)
Weimar Cumhuriyeti Birinci Dünya Savaşı sonrası 1919-1933 yılları arasında Nazi Partisi’nin yükselişine kadar olan süre zarfında Almanya Devleti’nin yönetim şekli yani hükümetidir. Weimar ismi Kayzer II. Wilhelm’in tahttan uzaklaştırılmasının ardından parlemento tarafından yeni hükümetin kurulduğu kasabanın isminden gelmektedir. İyi başlayan fakat daha sonra kısa sürede Büyük Buhran ile çıkmaza giren Weimer Cumhuriyeti, maalesef Nazi Diktası’nın ve Adolf Hitler’in yükselişine zemin hazırlayan bir kaos dönemini yaşamıştır.