ÇEVİRİ, Tarihi Makale

Cengiz Han ve 13. Yüzyıl Hava-Kara Muharebesi-2

Bu yazıyı 6 dakikada okuyabilirsiniz.


Neredeyse her başarılarında günümüz hava-kara doktrinini uygulamaları gösterilebilir. Cengiz Han’ın Harezmşahları işgali (1218-24) hava-kara doktrini konseptini çok iyi gösterir. 1218 yılında Muhammed Şah’ın Moğol elçilerine kötü muamele etmesi Cengiz Han’ın ordularını seferber etmesi ile sonuçlandı. Harezmşahlar bugün Türkistan, İran ve Hindistan’ın Kuzeyine hakimdiler. Diğer bütün Moğol seferleri gibi bu seferde ilk istihbarat çalışmaları ile başladı. Yeterince bilgi topladıktan ve detaylıca seferi planladıktan sonra 1219 yılında Cengiz Han ana ordularını Balkaş gölünün doğusuna İrtiş nehrinde yoğunlaştırdı.

Cengiz Han 1219 yılında niyetlerini ve hazırlıklarını gizlemek niyeti ile oğullarından biri olan Jujiyi Siri Derya Nehri’nin alt kısımlarına doğru Çu Nehri boyunca gönderdi. Juji’nin görevi kendi bölgesindeki her şeyi yakıp yıkmaktı ki bunu mükemmel bir verimlilikte gerçekleştirdi.

Muhammed Şah oğlu Celaleddin’i 200.000 kişilik bir kuvvetle Juji’nin kuvvetlerini geri püskürtmek üzere gönderdi. Celaleddin bölgeye intikal edene kadar Juji görevini tamamlamış atları ile birlikte geri çekildi. Celaleddin karşı saldırıya geçti, ancak Moğollar çimenli ovayı ateşe vererek ve dumanın arkasında kaybolarak hızla geri çekildi. Onları takip etmenin bir yolu yoktu. Takip eden aylarda Cengiz Han herhangi bir girişimde bulunmadı. Muhammed Şah Türk/Müslümanlardan oluşan 400.000 kişilik bir ordu topladı. Herhangi bir Moğol istila girişiminin kolayca geri püskürtülebileceğinden emin olmak istiyordu. Fakat 19.Yüzyıl Napolyon’un rakipleri gibi o da ucu kuzeye bakan Siri Derya nehri boyunca uzanan ölümcül zincir savunma sistemi kurdu. Tahkimli surlarla çevrili sıralı kasabalar bu savunma hattını güçlendiriyordu. Hattın arkasında, Siri Derya Nehri’nin batısında ve güneyinde yer alan iki Harezm gücünün merkezi olan Semerkant ve Buhara yatıyordu. Haziran 1219 yılında Cengiz Han ve ordusunun esas kısmı İrtiş Nehrinden ayrıldılar. Cengiz ordusunu her biri 4 ya da 5 tümenden oluşan 4 ayrı orduya böldü. Bu ordulardan ikisi Jebe ve Juji komutasında güneye Amu Derya Nehri’nin üst kısmına gönderildi. Üçüncü Ordu Büyük Han’ın oğulları Çağatay ve Ögeday’ın komutası altında batıya tahkimli bir şehir olan Otrar’a gönderildi. Dördüncü ordu kendisi ve Subutay’ın komutası altında batı istikametinde bir kavis çizerek Buhara’ya batıdan yaklaşacaktı. Cengiz Han bu planı ile 4 farklı koldan saldırarak Harezmşahların kafasını iyice bulandırmayı umuyordu.

1219 Sonbaharında Ögeday’ın ve Çağatay’ın Otrar’a saldırdığı sırada Cengiz ve Subutay kuzeye dönerek bir anda kayboldu. Güneyde Juji ve Jebe kuvvetlerini ikiye böldü.  Jebe 20.000 askeri ile birlikte herhangi bir rezerv kuvvetin imhası ve Transoksanya’ya güneyden ilerlemek üzere Amu Derya’nın güneyinden Horasan içlerine ilerledi. Juji batıya ilerledi. Juji’ye verilen görev 400 millik bir hatta Ögeday ve Çağatayla birlikte hareket ederek bölgedeki büyük tahkimatların imha edilmesi ve zincir boyunca bütün bölgenin işgal altında tutulmasıydı.

Planlandığı üzere Otrar alınınca, Ögeday ve Çağatay güneye dönerek Amu Derya nehir hattını temizlemeye başladılar. Hucend’i kontrol altında aldıktan sonra Juji’nin ordusu kuzeye döndü. İki kuvvet birbirine doğru hareket ederek Siri Derya Nehri boyunca Muhammed Şah’ın güçlü noktalarını kontrol altında tutmaya çalıştılar. Şah Hucend’in düştüğünü ve başka bir ordunun (Jebe) Transoksanya’ya güneyden ilerlediğini öğrendiğinde henüz Buharadaydı. Şah bunun üzerine Jebe’yi durdurmak için Semerkanda son 50.000 kişilik rezervini toplamak üzere hareket etti. Jebe’nin Moğol ordusu, daha büyük olan Harezm ordusunu tamamen bozguna uğrattı.

Bu durum karşısında Muhammed Şah paniğe kapıldı. Kanatlarını düzeltemediği gibi Siri Derya Nehri boyuncaki zincir savunma hattı da Juji’nin hareket üstünlüğünün altında acı çekmekteydi. Tahkimli bölgelerin birçoğu düşmüştü. Başkentini savunmasız bırakmamak için daha fazla adamı sahaya süremiyordu. Danışmanları, Cengiz Han ve Subutay’ın savunma hattının 400 mil gerisinde Buhara kapılarına dayanmasından sonra Şah’a Transoksanya bölgesini tamamen tahliye etmesini önerdi. Cengiz Han savunma hattının arkasına Harezmlerin geçilemez olarak kabul ettiği Kızıl Kum Çölü’nü geçerek sarkmıştı. Şaşırtmaca tamamlanmıştı. Muhammed Şah’ın hatları çevrilmiş tüm iletişim ağı tahrip edilmişti. Kendisi Buhara garnizonunu Moğollara bırakarak şehri terk etti.

11 Nisan 1220’de Cengiz doğuya dönerek yönünü Semerkand’a çevirdi. Ögeday ve Çağatay’ın orduları kuzeyden, Juji doğudan ve Jebe de güneyden gelerek Semerkand’ta birleştiler. Adeta herbir yandan kıskaca alınan Muhammmed Şah’ın son kalesi de böylelikle ele geçirilmiş oldu.

Beş aylık kısa bir sürede Cengiz Han 400.000 kişilik bir orduyu temizlemiş, Harezmşahları yıkmış ve batıya yani Avrupa’ya giden yolu açmıştı. Bu başarıların hepsini de hava-kara doktrinini ustalıkla uygulayarak kazandı.

Her hamle görevin başarı ile tamamlanması için hesaplanmış ve sıralanmış bir düzende adım adım icra edildi. Juji’nin Siri Derya’nın kuzey tarafına Ak kum’a doğru erken ileri hareketi düşmanın Cengiz Han’ın aldatma hareketi esnasında erken bir saldırısını önleyerek Muhammed Şah’ı savunmada kalmaya zorladı. Cengiz Han kendisi kuzeyden Jebe’nin ordusu da güneyden Harezm kanatlarına doğru manevra yaparken diğer iki Moğol ordusu ile de onları Siri Derya Nehri’nde tuttu ve insiyatifin kendisinde kalmasını sağladı.

Muhammed Şah’ın ordularını vurmak üzere bütün muharebe sahası derinlemesine kullanıldı ve düşman kuvvetlerin birleşmesi önlendi. Cengiz Han’ın 400 millik bir manevra ile Kızıl Kum’u geçerek düşman kuvvetlerine derinlemesine saldırısı B.H. Liddel Hart tarafından savaş tarihindeki en büyük şaşırtmacalardan biri olarak nitelendirildi.

Siri Derya Nehir hattında operasyon yürüten iki Moğol ordusunun çevikliği kayda değerdir. Hareketlilikleri Harezm tarafında sanki tahminlerinden iki kat daha fazla sayıda asker olduğu izlenimini yarattı. Detaylı yaratıcı planları Moğol kuvvetlerinin üstün dinamikliğinde önemli bir rolü vardı. Başlangıçtaki ilerleme yönleri ve hatları son derece özgündü. Fakat düşmanla temas ettiklerinde ordu komutanlarına harekatlarını başarıyla tamamlamada hatırı sayılır serbestlik tanındı.

Belki de en önemli olanı 4 ordunun arasındaki eş güdümlülüktü. Hucend düştükten sonra Juji ordusunu Ögeday ve Çağatay ile birleşerek eş güdümlü olarak başkente yürümek üzere kuzeye sürdü. Semerkand’ı zapt yolunda dört ordunun da birleşmesi eş güdümlülüğün en iyi örneğiydi. Harezm seferi Büyük Han’ın son seferi oldu. Moğolistana dönüş yolunda 1227 yılında vefat etti. Kendisinin savaş metodu halefleri tarafından olağanüstü ustalıkla uygulanmaya devam etti.

Maalesef boşluklar ve bozulmalar 13.Yüzyıl zengin Moğol askeri tarihini tahrip etti. Birçok kayıt düşmanları tarafından tutuldu ve üzerlerinden geçen nefret ve yıkımın etkisinde beklenen objektifliği göstermeleri ve sürdürmeleri de mümkün olmadı. Ama yeterince sayfa yüzyıllar boyunca önemli dersler çıkarabilmede korunmuş olarak kaldı. Askerlik bir uzmanlık dalı olduğunda ve profesyonel askerlerin savaşın prensiplerini tarihteki tecrübelerden çıkarmaya başladığında Moğollar’ın seferleri yeniden incelendi. Taktikleri ve manevra merkezli operasyon konseptleri Gustavus Adolphus ve Napolyon tarafından çalışıldı. Bununla birlikte 20. Yüzyılın başlarına kadar Rus Süvari okulunda Moğol operasyon konseptleri ders olarak okutulmaya devam etti. Moğol ordusu sayıca azlığa rağmen nitelikteki üstünlüğün kesin sonuçlar verebileceğini öğretti. Kritik noktanın manevra merkezli operasyon konsepti olduğu bulundu. Sağlam taktikler, iyi organizasyon ve üstün generallik ile birleştiğinde, bu operasyonel kavramlar, sayıların eşitsizliğini ve niteliksel istatistikleri ve kuvvet oranlarını tamamen karıştırdı. 1927’de B.H. Liddel Hart, Tankların ve uçakların Moğol Atlılarının doğal halefleri olduğunu yazdı. Hava indirmeleriyle ve havadan nakliyelerle vertikal kuşatma ile birlikte Moğol Operasyon konseptine eklenen ileri boyutlar oldu.

Moğol savaş konseptinin modern muharebe alanları ile ilişkisini görme bir hayli kolay. Hareket kabiliyetine olan ihtiyaç, kuvvetlerin hızlı ve etkili bir saldırı için yoğunlaştırılması ve hızlı dağılma gayet kabul edilen prensiplerdir. Hızlı hareket eden derinlemesine nüfuz eden çevreleyen kuvvetler ayrıca kabul edilen prensiplerdir. 2. Dünya Savaşı’nda hareketliliğe dayanan savaş konseptinin iki uygulayıcısı olan Erwin Rommel ve George S. Patton büyük Moğol Komutanı Subutay’ın hayranı ve kendisini iyi analiz etmiş öğrencisiydiler.

Ok ve yay, haberleşme flamaları, Moğol atları ve binicileri başka bir yüzyıla aittiler. Fakat operasyonel konseptleri-insiyatif, derinlik, dinamiklik, eş güdümlülük- eskimez niteliktiler. Bu operasyonel konsepti kullanmadaki üstün kabiliyet 13. Yüzyılda Cengiz Han’ın yoluna çıkan her ulusu yenmesini sağladı. Böyle yaparak modern anlamda hava-kara doktrinini başarıyla uygulayan ilk operatör oldu.

Yukarıda ikinci bölümünü okumuş olduğunuz makale çeviridir.

Makalenin orjinal haline ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.

Genghis Khan and 13th-Century AirLand Battle (army.mil)

*Yazıdaki görsel makalenin orjinalinden alınmıştır.

Yorum bırakın