ÇEVİRİ, Bilimsel Makale

LSD-Liserjik Asit Dietilamid

Bu yazıyı 3 dakikada okuyabilirsiniz.


LSD ya da liserjik asit dietilamid 1930’lu yıllarda Avusturyalı bir bilim adı tarafından üretilmiş halüsinojenik bir maddedir. Soğuk savaş sırasında CIA (Central Intelligence Agency) bu madde ile zihin kontrolü, enformasyon alınması vb. gibi amaçlar ile el altından deneyler yürüttü. 1960’lı yılların karşıt kültürünün çılgın partilerde diğer halüsinojenik maddeler ile birlikte kullandığı sembol bir madde haline geldi.

Albert Hofmann ve Bisiklet Günü

Avusturyalı bir bilim adamı olan Albert Hofmann bir kimya şirketi olan Sandoz’da bir araştırmacıydı ve LSD’yi ilk defa 1938’de bir Çavdar Mahmuzundan sentezlemeyi başardı.

1943 yılına kadar Hofmann LSD’nin halüsinojenik etkisinden haberdar değildi. Yanlışlıkla bir miktarını sindiren Hofmann bu deneyimini “yoğun, sürekli değişen renk oyunlarıyla olağanüstü şekiller” şeklinde ifade etti.

Bu olaydan 3 gün sonra 19 Nisan 1943 tarihinde Hofmann yüksek dozda LSD aldı ve ilk defa işten evine bisiklet ile dönerken (II. Dünya Savaşı kısıtlamaları nedeni ile otomobil ile yolculuk sınırlıydı) bir asid trip deneyimledi.

Yıllar sonra 19 Nisan LSD kullanıcıları tarafından Bisiklet Günü olarak kutlanan bir tarihe dönüştü.

LSD’nin Etkileri

LSD genel manası ile halüsinojenik madde sınıfına giren ve kişilerde bilinç düzeyini etkileyen, kişileri gerçekte olmayan değişik sesli ve görsel uyaranlara maruz bırakan bir uyarandır.

LSD kullanıcıları bu halüsinojenik etkileri trip olarak adlandırılırlar ve LSD etkisi bir hayli kuvvetli bir halusinojendir. Bundan dolayıdır ki ilacın zihin üzerindeki etkisi de pek tahmin edilememektedir. Yani kişi bu ilacı tükettiğinde zihnindeki halüsinasyonun iyi ya da kötü olup olmadığının bilinmesinin bir yolu yoktur.

Tüketilen doz ve beynin verdiği cevaba mütekaip halüsinasyonlar zevkli ve aydınlatıcı olabildiği gibi tam tersine korku uyandırıcı kötü nitelikte de olabilir.

LSD’nin tüketilmesinden uzun süre sonra ilacı tekrak kullanmadan bazı kullanıcılar bir takım geri dönüşler ve canlanmalar yaşayabilir. Bilim adamları bu durumun stres durumunda ortaya çıkan halüsinasyonlar olduğunu ifade etmişlerdir.

CIA ve MK-Ultra Projesi

MK-Ultra projesi C.I.A tarafından 1950 yılında başlatılan ve 1960 senesinde son verilen ve aynı zamanda CIA’in zihin kontrolü programının bir kolu olarak da bilinen bir projedir.

MK-Ultra projesi kapsamında LSD ile birlikte diğer maddeleri de gönüllü ve habersiz kişilerin olduğu gruplar üzerinde denemiştir. CIA bu maddenin soğuk savaş dönemi boyunca psikolojik bir silah olarak kullanabileceğini düşünmüştür. Hipnoz, Şok terapisi, sorgulama MK-Ultra projesi kapsamında kullanılan zihin kontrol yöntemlerinin bazılarıdır.

LSD deneyleri hükümet tarafından saha da kullanılmak için fazla belirsizliğe sahip olarak değerlendirilmeden önce 1950-60 yılları arasında birçok üniversite, ilaç firması aracılığı ile sürdürülmüştür.

1970 yılında LSD deneyleri kamuoyuna sızdırılınca Senatör Frank Chruch başkanlığında birçok hukuki ve derin araştırmaya konu olmuştur.

Ken Kesey ve Elektrik Kool aid-asit Testi

Guguk Kuşu romanın (1962) yazarı olan Ken Kesey, Standford Üniversitesinde öğrenciyken katıldığı MK-Ultra deneylerindan sonra LSD kullanımını teşvik etmeye devam etti.

1960’lı yılların başında Ken Kesey ve onun takipçileri San Francisco kıyılarında partiler düzenlediler ve Kesey bu partilerin adını asit testi olarak nitelendirdi.

Asit Testleri, uyuşturucu kullanımını Grateful Dead ve floresan boya ve siyah ışıklar gibi psychedelic efektleri içeren grupların müzikal performanslarıyla birleştirdi.

Yazar Tom Wolfe, 1968 tarihli kurgusal olmayan kitabı The Electric Kool-Aid Acid Test’i Ken Kesey ve Merry Pranksters’ın deneyimlerine dayandırdı. Kitap, Asit Testi partilerini ve 1960’ların büyüyen hippi karşı kültür hareketini anlatıyor.

Timothy Leary ve Richard Alpert

İkisi de Harvard Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Timothy Leary ve Richard Alpert 1960’lı yılların başında LSD’yi ve halüsinojenik mantarları öğrenciler üzerinde bir dizi deney için kullandılar.

Şunu belirtmek gerekir bu maddelerin hiçbiri o dönem için Amerikan yasalarına göre yasaklı değildi. (Amerikan Federal Yönetimi LSD’yi 1968 senesine kadar yasaklamadı.)

Leary ve Alpert bu deneylerin sonucunda LSD’nin öğrencilerin bilinç seviyesine olan etkilerini gözlemleme fırsatı buldu. Yapılan deneylerden bilim camiası pek hoşnut değildi ve bu tür maddeler ile yapılan deneylerin meşruiyetini sorguladılar.

Bunun üzerine Leary ve Alpert Harvard’tan atıldılar fakat buna halüsinojenik maddelerin ve hippi karşıt kültürünün bir sembolü haline geldiler.

Leary, LSD’ye dayanan bir sanrı gördüren din kurdu ve League for Spiritual Discovery adını verdi ve “ayarla, aç, bırak” ifadesini icat etti. Alpert, Baba Ram Dass takma adıyla Be Here Now adlı popüler bir ruhani kitap yazdı.

Carlos Castañeda ve Diğer Halüsinojenler

Halüsinojenler kimi bitki ve mantarların özütlerinden elde edilebildiği gibi LSD gibi insan eli ile de üretilebilir. Albert Hofmann’ın 1938’de LSD’yi sentezlediği çavdar mahmuzunun aslında antik çağdan beri halüsinojenik etkisi bilinmekteydi.

Meksika’ya ve ABD’nin güneyine özgü küçük, yumuşak, mavi-yeşil, omurgasız bir kaktüs bitkisi olan Peyote, psikoaktif bir madde olan meskalin içermekteydi ve bu bitki Meksikadaki yerli Amerikalılarca binlerce yıldır dini seromonilerde kullanılmaktaydı.

Dünyadaki 100 mantar türü bir tür halüsinojen madde olan psilosibin içermektedir. Arkeologlar insanların bu maddeyi antik çağdan binlerce yıldır kulldanıklarını söylemektedir.

Carlos Castañeda, en çok satan kitapları dizisi arasında 1968’de yayınlanan The Teachings of Don Juan’ı içeren münzevi bir yazardı.

Castañeda yazılarında meskalin, psilosibin ve diğer halüsinojenik maddelerin insan ruhaniyetindeki ve kültüründeki yerini keşfetti. Aslen Peru’lu olan yazar hayatının büyük bir kısmını Kaliforniya’da geçirdi ve 1960’ların psikolojik ikliminin anlaşılmasında önemli katkıları oldu.

MDMA (ecstasy veya molly) ve ketamin gibi bir dizi insan yapımı halüsinojen, genelde dans partileri ve “çılgın kültür” ile ilişkilendirilir. PCP (melek tozu), halüsinojenik yan etkileri nedeniyle 1965’te piyasaya sürülmeden önce 1950’lerde anestezik olarak kullanıldı, ancak 1970’lerde popüler bir eğlence ilacı haline geldi.

Bu yazı İngilizce bir kaynaktan çevrilmiş olup yazının orijinal metnine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s