Bilimciliği işlediğimiz bir önceki yazımızda metodolojik natüralist paradigmayı terk etmemizin sadece teorik gerekçeleri olmadığını, aynı zamanda başta bilim insanları olmak üzere toplumu getirdiği noktanın, insan düşüncesini tek tipleştiren ve körelten bir vaziyet olduğunu ortaya koymaya çalışmıştık. Seriyi noktaladığımız bu yazımızda ise, öncelikle “paradigma” kavramıyla ne kastettiğimizi açıklıyoruz, sonrasında metodolojik natüralist paradigmanın yerini almasını umduğumuz “nötr paradigmayı” ana hatlarıyla tarif ediyoruz, devamında sözünü ettiğimiz paradigma değişikliğinde aklımıza takılabilecek soruları cevaplandırıyoruz, nihayetinde ise yazı serimizi özetleyerek konuyu noktalamış oluyoruz.
Etiket: doğa yasaları
Doğa Yasalarının Kökeni-3: Doğa Yasası Argümanı
Doğa yasalarının nereden geldiği sorusuna cevap aradığımız ve bu soruya verilen cevaplardan mevcut bilimsel paradigmanın, metodolojik natüralizmin, savunmamıza “izin verdiği” yaklaşımları irdelediğimiz yazılarımızın sonuncusunda yasaların evrensel özellikler olarak soyut biçimde evrende var olup soyut olanı yönettiği iddiasında bulunan bilimsel realizmi inceliyoruz. Müteakiben, yasaları yalnızca düzenliliklerin bir ifadesi olarak gören “düzenlikçi” yaklaşımı ele almalıyız; zira başlıkta belirttiğimiz doğa yasası argümanı ancak yasaların kendi başlarına bir varlıklarının olmadığı ve yansıttıkları düzenliliğinin kaynağına inebilmek için doğa üstüne başvurmanın gerektiği farkına varıldıktan sonra anlamlandırılabilecektir.
Tabiat Kanunları Değişmez Mi? -4 Zorunsuzluk Doktrini ve Güncel Problemler
Kitap incelememizin son yazısında, “Tabiat Kanunları Değişmez mi?” isimli eserin adına da ilham olan doğa yasalarının değişebilmesinin imkanı, bilimsel açıklamalarda oynadıkları rolün nedensellikle ilişkisi gibi 21. yüzyılda dahi tartışılmaya devam eden bir konuya odaklanıyoruz. Öncesinde zorunsuzluk mefhumu üzerine kurulmuş düşünce sisteminde filozofumuz Boutroux’nun deneysel yöntemi, nedenselliği ve bilimi nasıl konumlandırdığını inceledik. Devamında doktrinin, 20. yüzyıldaki bilimsel gelişmelerden ne gibi bir karşılık bulduğuna bakıyor ve teorik düşünceden pratiğe nasıl geçiş yapıldığını inceliyoruz.
Tabiat Kanunları Değişmez mi? -2 Tabiat Bilimlerinin ve Kanunlarının Tenkidi
Kitabın ikinci bölümünde Prof. Bolay, Emile Boutroux’nun doğa bilimleri ve doğa yasaları hakkında getirdiği eleştirileri incelemektedir. Öncelikle tabiat kanunlarının (doğa yasalarının) tanımını ve tabiat kanunu fikrinin düşünce tarihindeki seyrinin bizlere sunulduğu kitapta müteakiben; Boutroux’nun bu kanunları bir hiyerarşiye tabi tutarak doğa yasalarının gerçekliği ne kadar yansıtabildiğine, zorunluluk belirtip belirtmediklerine, dış dünyada bir nesne-eleman olarak var olup olmadıklarına ve gerçekliği ortaya çıkarmayan, yalnızca onu betimleyen matematiksel semboller olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin yürüttüğü felsefi eleştirileri detaylı bir biçimde anlatılmaktadır.
Tabiat Kanunları Değişmez Mi?-1 Zorunluluğun Tenkidi
nunları Değişmez Mi?” isimli eser, felsefe tarihi profesörü Süleyman Hayri Bolay’ın 19.yy felsefesinin önemli simalarından Fransız filozof ve eğitim bilimci Emile Boutroux (Butru)’nun varlık felsefesi ve zorunluluk-determinizm eleştirisini tetkik ettiği çalışmasıdır. Eser, akademik bir dille yazılmasına karşın; determizim-pozitivizm-naturalizm ile bilim arasındaki ilişkiyi araştırması, bilimsel bilgiye göre ahlak - din - sanat gibi değerlere ilişkin alanların sınırlandırılması (bilimcilik) problemi üzerine eğilmesi ve insan iradesinin hürlüğünü savunan ideallere bağlı dinamik bir ahlak anlayışını zorunsuzluk üzerine temellendirmesi bakımından Boutroux’un felsefesini mercek altına alan kıymetli bir niteliğe sahiptir.
Doğa Yasalarının Kökeni-1: Mutlak Olasılıkçı Yaklaşım
Doğa yasaları hakkında üç temel görüş bulunduğunu ve bunlardan birincisinin bizim “mutlak olasılıkçılık” ismini verdiğimiz yaklaşım olduğunu bir önceki yazımızda belirtmiştik. Bu yazımızda öncelikle söz konusu yaklaşımda doğa yasalarının nasıl tarif edildiğine değineceğiz, sonrasındaysa argümanın dayandığı temel kavramlar olan “şans” ve “denenme” ne kadar mantıklı olduğunu değerlendirmeye çalışacağız.
Doğa Yasalarının Kökeni ve Otonomisi Problemi: Olası 3 Çözüm
Metodolojik natüralizmle ilgili yazı serimizin başlangıcında, söz konusu felsefi düşüncenin nedensel kapalılıkla birlikte doğa yasalarının otonomisini de savunmak durumunda kaldığını belirtmiştik. Doğa yasalarının otonomisi kabul edilmek zorunda kalınıyordu; zira eğer bu yasalar, kendi başlarına (herhangi bir doğa üstü müdahale olmaksızın) iş görebilecek statüde değillerse bu, metodolojik natüralizm savunucularının duymak bile istemeyeceği bir sonuca vardırıyordu: Yasaların doğayı aşkın bir varlık tarafından icra edilip uygulanması ihtimali.
Metodolojik Natüralizm: Modern Bilimin Ruhu
Hepimiz daha lisenin başlangıcında “Doğaüstü olayların bilimin çalışma alanına girmediği” bilimsel bilginin ‘’gözlem ve deneylere” dayandığından dolayı “mantıklı, doğru ve çelişkisiz olduğu” doğaüstü güçlerin hastalıklara yol açtığı düşüncesinin ne doğrulanabilir ne de yanlışlanabilir’’ olduğundan[1] bilimsel bilgi olmadığı benzeri argümanları ya ders kitaplarımızdan okumuş ya da popüler bilim anlatılarından takip etmişizdir.