ÇEVİRİ, Tarihi Makale

1952 Londra Öldüren Sisi

Bu yazıyı 4 dakikada okuyabilirsiniz.


Londra Öldüren Sisi, 1952’de Londra şehrini beş gün (5-9 Aralık) boyunca kaplayan, endüstriyel kirlilik ve yüksek basınçlı hava koşullarının birleşiminden kaynaklanan ölümcül duman karışımına verilen isimdir. Bu duman ve sis kombinasyonu, şehri neredeyse durma noktasına getirmiş ve binlerce ölüme sebep olmuştur. Bu büyük olay çevrecilik tarihinde bir dönüm noktası olan Temiz Hava Yasası’nın dört yıl sonra yürürlüğe girmesine neden olmuştur.

Resim 1. Londra’daki Hava Kirliliği. (Resmin kaynağı: https://www.britannica.com/event/Great-Smog-of-London)

Aslında “Londra Sisi” ifadesi, 1950’lerin başındaki bu krizden çok önceye dayanmaktaydı. Yoğun ve özellikle sarı görünümü nedeniyle kendisine özel bir isim dahi verilen (pea-soupers) bu her yeri kaplayan sis, 19. yüzyılda Londra’nın Dünya’daki diğer şehirler arasındaki ayırt edici özelliği haline gelmişti. Sis ve duman karışımı, çokça kömür yakılması nedeniyle 13. yüzyılın başlarında Londra’da bir sorundu ve şehir genişlemeye devam ettikçe durum daha da kötüleşti. 1600’lerde Kral I. James kömür kullanımını kısıtlamak için belirli yasaların kabul edilmesine öncülük etti fakat bu yasalar oldukça etkisizdi, dolayısıyla şehirdeki duman ve kirlilikle ilgili şikayetler giderek arttı. Üstelik 1700’lerin sonlarında başlayan ve hızlıca büyüyen sanayileşme, koşulları daha da kötüleştirdi.

Londra’daki bu puslu atmosfer doğal hava olaylarından kaynaklanmıyordu: su buharı, kömür yakılan fabrikalardan salınan partiküllere yapışarak görüşü bozan koyu ve ağır bulutlar oluşturmaktaydı. Bu sis çeşidi daha sonra 20. yüzyılın başlarında bir Londralı tarafından icat edilen bir terim olan “smog” [duman (smoke) ve sis (fog) kelimelerinin birleşimi] olarak bilinmeye başladı.

19. yüzyılda Sanayi Devrimi’nin yaygınlaşması ve metropolün hızla büyümesiyle hava kirliliği bir kriz boyutuna ulaştı. Büyüyen şehirdeki evlerin ısınmak için yaktığı kömürün ve fabrika dumanlarının çoğalması, kirli emisyonların önemli ölçüde artması anlamına gelmekteydi. Charles Dickens ve Arthur Conan Doyle’un romanlarında canlı bir şekilde tasvir edilen Londra’nın sisli atmosferi işte bu dönemde ortaya çıkmıştı. Ortaya çıkan bu sisli hava Londra’da bir hafta kadar aralıksız sürebilmekteydi.

Resim 2. 1952’deki Öldüren Sis  sırasında Londra’daki Trafalgar Meydanı: TopFoto / The Image Works (Resim kaynağı: https://www.theverge.com/2017/12/16/16778604/london-great-smog-1952-death-in-the-air-pollution-book-review-john-reginald-christie)

19. yüzyılın başlarında mezar taşlarında sis kaynaklı ölümler görülmeye başlandı. Halk sağlığı bu derece bozulmasına rağmen, yeni endüstrinin sağladığı çok sayıda iş imkânı ve ısınmada yerli kömür kullanımının sağladığı konfordan dolayı bu ölümcül sisi kontrol altına almak için çok az şey yapıldı.

1952 Londra Öldüren Sisi, hem hava olayları hem de kirlilikten kaynaklanan eşi benzeri görülmemiş şiddette bir felaketti. Daha sonraları, 20. yüzyıl boyunca, fabrikalar şehir dışına taşınmaya başladıkça, Londra’da görülen sis daha seyrek hale gelmiştir. Fakat takvimler 5 Aralık 1952’yi gösterdiğinde, Londra’nın üzerine bir antisiklon (içinde havanın sarmal biçimde hareket ettiği yüksek basınçlı atmosfer kütlesi) çöktü ve soğuk havanın daha yukarıda, sıcak havanın daha aşağıda kaldığı bir inversiyona sebep oldu. Bu sebeple fabrikaların emisyonları ile evlerden çıkan dumanlar gökyüzüne salınamadı ve atmosferin yeryüzüne yakın kısmında sıkışıp kaldı. Sonuç olarak, Londra tarihindeki en kötü hava kirliliği kaynaklı sis o gün gerçekleşmişti.

Londra’nın bazı bölgelerinde görüş o kadar bozulmuştu ki insanlar kendi ayaklarını göremediler. Yer altı ulaşımı dışında, ulaşım ciddi şekilde sekteye uğradı. Ambulans hizmetleri görevlerini yapamadı ve insanların sis içinde, hastanelere kendi çabalarıyla gitmek zorunda kalmasına sebep oldu. Birçok insan arabalarını caddelerde bırakıp yollarına yaya olarak devam etti. Seyircilerin sahneyi görememesi ve sokaklardaki suçların artması nedeniyle gösteriler ve konserler iptal edildi. Zatürre ve bronşite bağlı ölümlerde ve hastaneye yatışlarda ani bir artış oldu, ayrıca Smithfield bölgesinden çok sayıda sığır sürüsünün boğularak öldüğü bildirildi. Sis beş gün sürmüş ve sonunda 9 Aralık’ta ortadan kalkmış olsa da, resmi makamlar birkaç hafta sonra yaklaşık 4.000’e ulaşan ölüm sayısını yayınlayana kadar felaketin ciddiyeti tam olarak anlaşılamamıştı. Bununla birlikte, duman-sis karışımının (smog) etkileri uzun sürdü ve günümüz tahminleri, ölüm sayısını yaklaşık 12.000 olarak belirtmektedir.

Resim 3. 6 Aralık 1952’de Londra, Piccadilly Circus’ta yoğun duman: Central Press/Hulton Archive/Getty Images (Resim kaynağı: https://www.thoughtco.com/the-great-smog-of-1952-1779346)

1952 olaylarından sonra Londra’daki hava kirliliğinin ciddiyeti yadsınamaz hale geldi. Başlarda yavaş hareket eden İngiliz hükümeti, felaketten dört yıl sonra, 1956’da, ölümcül sise doğrudan bir yanıt olarak Temiz Hava Yasasını (Clean Air Act) çıkardı. Yasa, şehir genelinde dumansız alanlar oluşturdu ve kömürün evlerde ısıtma amacıyla ve endüstriyel fırınlarda kullanılmasını kısıtladı. Ayrıca, vatandaşlara petrol, doğalgaz ve elektrik gibi farklı ısıtma kaynaklarına yönelmelerini sağlayacak ödenekler verildi. Değişimin kademeli olmasına ve 1962’de başka bir duman krizi meydana gelmesine rağmen, Temiz Hava Yasası genellikle çevrecilik tarihinde önemli bir olay olarak kabul edilmektedir ve İngiltere’de halk sağlığının iyileştirilmesine büyük ölçüde yardımcı olmuştur. 

Bu yazı İngilizce bir makaleden çevrilmiş olup yazının orijinal metnine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s