Bilimin temel fonksiyonu, doğadaki nesneler ile oluşumlar arasında bulunan neden-sonuç ilişkilerini deneyler vasıtasıyla ortaya çıkarmak ve bu ilişkileri yasalar halinde formülize etmektir. Bu fonksiyonunu yerine getirirken de doğal olayları incelediğinden ve onlara ilişkin doğal nedenleri öne sürdüğünden emin olmak zorundadır (ya da zorunda bırakılmıştır). Ayrıca kendi içinde tutarlılığını sağlayabilmek adına ortaya attığı doğal nedenlerin açıklama için yeterli ve güvenilir olduğunu kabul etmek durumundadır. Bu yazımızda nedenselliğin bilimdeki konumunu incelemeye çalışacağız.
Yazar: Burak HANCI
Fikri Tartışmada “Reductio ad absurdum”
Reductio ad absurdum (Olmayana ergi delili, absürde indirgeme) delil getirmede ve informal mantıkta karşıt argümanların kullandığı mantığı ilerletip onları absürt, saçma bir noktaya getirerek reddetmenin (böylece kendi argümanını ispatlamanın) bir metodudur. İndirgeme argümanı ve absürdleştirme argümanı (argumentum ad absurdum) olarak da bilinir.
Bilimin Metodu Metodolojik Natüralizm Olmak Zorunda Mı?-2
Bu yazımızda metodolojik natüralizmin bilimin metodu olarak kalmasını savunanlardan "pragmatist savunucuları" ele almaya çalışacağız. Pragmatist savunuculara göre tarihi veriler ışığında başarılı ve tutarlı açıklamalar getirebilen yaklaşımlar hep natüralistik yaklaşımlar olmuştur. Aynı zamanda onlar bilimsel bilginin pratikte sağladığı faydaları onun meşruiyetine delil sayarlar.
Bilimin Metodu Metodolojik Natüralizm Olmak Zorunda Mı?-1
Metodolojik natüralizmle ilgili yazı serimizin ikinci kısmında söz konusu felsefi ekolün günümüzde hangi gerekçelerle ve nasıl savunulduğunu incelemeye çalışacağız. Sözü geçen felsefi akımın bilimin açıklama metodu olarak kalması gerektiğini savunanlar; metodolojik natüralizmin bilimin kendi özünden, içinden gelen bir niteliği olduğu, bilimin tanımı gereği doğa üstü önerilerle ilgilenemeyeceğini savunanlar (“intrinsic” ya da tanımsal metodolojik natüralistler) ve
Metodolojik Natüralizm: Modern Bilimin Ruhu
Hepimiz daha lisenin başlangıcında “Doğaüstü olayların bilimin çalışma alanına girmediği” bilimsel bilginin ‘’gözlem ve deneylere” dayandığından dolayı “mantıklı, doğru ve çelişkisiz olduğu” doğaüstü güçlerin hastalıklara yol açtığı düşüncesinin ne doğrulanabilir ne de yanlışlanabilir’’ olduğundan[1] bilimsel bilgi olmadığı benzeri argümanları ya ders kitaplarımızdan okumuş ya da popüler bilim anlatılarından takip etmişizdir.
Eş’arilik’in Tarihi Gelişimi ve Tabiat Felsefesi
Günümüzün problemlerine çözüm üretmek ve geleceğin fikir sancılarına şimdiden çare bulabilmek ancak mazideki düşünce ve bilgi birikiminin farkında olmakla mümkündür. Cemil Meriç’ in ifadeleriyle sorunlara “rasyonel cevaplar” getiremememiz “bizden önceki düşüncelerden habersiz” olmamızdan ve ülkemizdeki aydınlarımızın (intelijansiyamızın) “Amerika’yı her gün yeniden keşfetmeğe çalışmasından”dır.(1)
Fransız Devrimi-Devrim Sonrası Süreç
Yazı serisinin bir önceki yazısına ulaşmak için tıklayınız. Yazı serisinin bir sonraki yazısına ulaşmak için tıklayınız. Bu yazıyı 7 dakikada okuyabilirsiniz. Devrim Sonrası Devrim sonrasının karakteristik özelliklerinden biri 1791 Anayasası’nın Kurucu Meclis tarafından yürürlüğe konmasıyla gerçekleşti: Meşruti Monarşi diyebileceğimiz yeni bir sistem kuruluyordu. Bu sisteme göre yürütme krala, yasama meclise, yargı ise doğrudan halk tarafından… Okumaya devam et Fransız Devrimi-Devrim Sonrası Süreç
Fransız Devrimi-Devrim Öncesi Süreç ve Devrim
Yazı serisinin bir sonraki yazısına ulaşmak için tıklayınız. Bu yazıyı 8 dakikada okuyabilirsiniz. İsmi her ne kadar bir millete has, münhasır gözükse de Fransız Devrimi, başta Kıta Avrupası’nı olmak üzere bütün dünyayı doğrudan etkilemiş ve halen de etkilemeye devam etmektedir. Avrupa Tarihi’nde Rönesans ve Reformdan daha büyük çapta bir yeri olduğu dahi söylenebilir. Fransız Devrimi… Okumaya devam et Fransız Devrimi-Devrim Öncesi Süreç ve Devrim
