Akademik Eser, Kitap, İNCELEMELER

Tabiat Kanunları Değişmez Mi?-1 Zorunluluğun Tenkidi

nunları Değişmez Mi?” isimli eser, felsefe tarihi profesörü Süleyman Hayri Bolay’ın 19.yy felsefesinin önemli simalarından Fransız filozof ve eğitim bilimci Emile Boutroux (Butru)’nun varlık felsefesi ve zorunluluk-determinizm eleştirisini tetkik ettiği çalışmasıdır. Eser, akademik bir dille yazılmasına karşın; determizim-pozitivizm-naturalizm ile bilim arasındaki ilişkiyi araştırması, bilimsel bilgiye göre ahlak - din - sanat gibi değerlere ilişkin alanların sınırlandırılması (bilimcilik) problemi üzerine eğilmesi ve insan iradesinin hürlüğünü savunan ideallere bağlı dinamik bir ahlak anlayışını zorunsuzluk üzerine temellendirmesi bakımından Boutroux’un felsefesini mercek altına alan kıymetli bir niteliğe sahiptir.

ÇEVİRİ, Felsefi Makale

Bilim Felsefesi-3: Eliminativizm ve Yanlışlamacılık

Hipotezlerin test edilmesine ve değerlendirilmesine ilişkin daha sade bir bakış açısı, bilim adamlarının Sherlock Holmes’un yöntemiyle ilerlediklerini düşündürür: Birbirine rakip olan hipotezler formüle ederler ve bazılarını elemek için kurgulanmış testleri uygularlar, ta ki geriye kalan hipotezin “doğru” olduğuna karar verilsin (her ne kadar öncül olarak “doğru” makul kabul edilmese de). Bayesçiliğin aksine, bilimsel muhakemeye yönelik bu yaklaşım, doğrudan hipotezlerin kabulü ya da reddi ile ilgilidir ve bu sebeple  bilim adamlarının günlük pratiklerine, olasılıkları (tayin edip, deney sonuçlarına göre) sürekli olarak değiştirmeye yönelik yaklaşımdan çok daha yakın görünmektedir. Fakat bezen “eliminativizm” olarak adlandırılan bu görüş de ciddi itirazlarla karşı karşıyadır.

Bilim Felsefesi, FELSEFE

Doğa Yasalarının Kökeni-1: Mutlak Olasılıkçı Yaklaşım

Doğa yasaları hakkında üç temel görüş bulunduğunu ve bunlardan birincisinin bizim “mutlak olasılıkçılık” ismini verdiğimiz yaklaşım olduğunu bir önceki yazımızda belirtmiştik. Bu yazımızda öncelikle söz konusu yaklaşımda doğa yasalarının nasıl tarif edildiğine değineceğiz, sonrasındaysa argümanın dayandığı temel kavramlar olan “şans” ve “denenme” ne kadar mantıklı olduğunu değerlendirmeye çalışacağız. 

Bilim Felsefesi, FELSEFE

Doğa Yasalarının Kökeni ve Otonomisi Problemi: Olası 3 Çözüm

Metodolojik natüralizmle ilgili yazı serimizin başlangıcında, söz konusu felsefi düşüncenin nedensel kapalılıkla birlikte doğa yasalarının otonomisini de savunmak durumunda kaldığını belirtmiştik. Doğa yasalarının otonomisi kabul edilmek zorunda kalınıyordu; zira eğer bu yasalar, kendi başlarına (herhangi bir doğa üstü müdahale olmaksızın) iş görebilecek statüde değillerse bu, metodolojik natüralizm savunucularının duymak bile istemeyeceği bir sonuca vardırıyordu: Yasaların doğayı aşkın bir varlık tarafından icra edilip uygulanması ihtimali.

ÇEVİRİ, Felsefi Makale

Mantıkçı Empirist Doğrulama ve Bayesçi Doğrulama

1940’lı yıllarda, iki önde gelen mantıksal empirist, Rudolf Carnap (1891–1970) ve Carl Hempel (1905–97), söz konusu problemi çözmek için etkili girişimlerde bulundular. Carnap, ilgili problemin çeşitli yönleri arasında kıymetli bir ayrım sundu.

ÇEVİRİ, Felsefi Makale

Doğa Felsefesinden (Bilimsel) Metot Teorilerine: Bilim Felsefesi-1

Bu yazı serisiyle birlikte, Britannica Ansiklopedisi’ndeki “Philosophy of Science” (Bilim Felsefesi) maddesini 12 yazı halinde Türkçemize kazandırmayı hedeflemekteyiz. Felsefe profesörü Philip S. Kitcher tarafından yazılan bu madde, nispeten ağır bir dille ve uzun cümlelerle kaleme alındığından bilim felsefesine başlamak isteyenlerin işini kolaylaştırmak amacıyla metin içerisinde parantezlerle ve bazı dipnotlarla açıklamalarda bulunmaya çalıştık.

Bilim Felsefesi, FELSEFE

Gerçekliğe Ulaşmada Empirizmin Yeri: Deneye Deneye Nereye Kadar?

Modern bilimin felsefesinin ya da metodolojik natüralizmin felsefi temellerinden birinin empirizm olduğunu, bu felsefi ideolojide herhangi bir önermenin anlamlı ve güvenilir kabul edilebilmesi için deneysel (empirik) bir temelinin olmasının şart koşulduğunu[1] yazı serimizin ilk yazısında belirtmiştik.

Dinler Tarihi, TARİH

Bilgiye Ulaşmada ve Onu Kaydetmede Hadis Tarihi Örnekliği

İsnad sisteminde “Filan filana, o da filana, o da bana söyledi ki” şeklindeki zincirleme aktarımlar, kaynak göstermede dipnotların yaptığı vazifeyi görmüş[1]; Orta Çağ Avrupa’sının 15. yüzyıldan sonra ulaşabileceği kaynak gösterme ahlakı, çok erken dönemlerden itibaren isnad sistemi aracılığıyla tesis edilebilmiştir. Bu yazımızda ise hadis tarihinin diğer iki konudaki örnekliğine, bilgiyi kaydedip saklamada gösterilen özveriye ve bilgiye ulaşmak için nelerin göze alınıp hangi çapta gayretler gösterilebileceğine değinmeye çalışacağız.

Dinler Tarihi, TARİH

Haberlerin Doğruluğunun İncelenmesinde Hadis Tarihi Örnekliği

Hadis tarihi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) söz, fiil ve kabullerinin nesilden nesle doğal bir süreç olarak isnad gibi sıkı kontrol sistemleriyle birlikte emniyet içerisinde aktarılmasını konu edinen disiplindir. Her ne kadar tarihin meraklarımızı cezbeden savaşlar, siyasi olaylar, antlaşmalar gibi yönlerine odaklanmasa da hadis tarihi; zihinleri hayrette bırakan prensipleri

BİLİM

Etki Faktörü ve Bilimsel Makalelerin Güvenilirliği

Etki faktörü (impact factor), bir derginin literatüre hangi düzeyde katkı sağladığının, o derginin makalelerine diğer bilim insanlarınca ne kadar başvurulduğunun, başka bir deyişle bilim camiasında nasıl bir “etki” bıraktığının göstergesidir. “Okuduğum makalenin sonuçlarına ne kadar güvenebilirim?” sorusuna cevap ararken dikkat etmemiz gereken hususlardan biri etki faktörüdür.