Fransa Tarihi, TARİH

Napoléon Savaşları ve Koalisyonlar-2

Yazı serisinin bir önceki yazısına ulaşmak için tıklayınız.

Yazı serisinin bir sonraki yazısına ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazıyı 7 dakikada okuyabilirsiniz.


Çöküşün Ayak Sesleri

Napoléon ve 6. Koalisyon Savaşları (1813-1814)

Bu dönem Napoléon’un düşüşü bakımından büyük önem taşır. 1812’de sonuçsuz Rus Harekatı’ndan sonra Ruslar Fransızları geri çekilmeye zorladı. Rus direnişini ve Fransa’nın geri çekilişini gören Avrupa Devletleri, Fransa’yı bırakıp Rusların yanında yeniden ittifaka katıldı. Bu dönemde nitekim Avusturya, Prusya, İsveç, İspanya, Rusya ve Birleşik Krallık 6. Koalisyonu oluşturmuş ve aynı zamanda Fransızları, Alman nüfuz bölgesinden attıkları gibi 1814 yılında Paris’e girmişlerdir. Bununla birlikte monarşi müttefiklerce  tesis edilmiş, Bourbon Hanedanı tekrardan yönetimi devralmıştır.

Ne yazık ki çabuk yükselişin sonu çabuk çöküş olmuştur.

Aynı zamanda bu dönem Almanlar için de bir bağımsızlık savaşı olmuştur. Bu dönemde Alman Devletçikleri ve Avusturya’nın bir kısmı Napoléon’un idaresi altındaydı.

Napoléon’un Rusya Seferi

1812 Haziranı’nda Napoléon, Rus Çarı’nı Kıtasal Sistem’de kalmasını sağlamak üzere Rusya’yı ilhak etti. Grande Armée’nin mevcudu bu harekatta 650.000 kişi civarındaydı ve mevcudun yarısı Fransız olmayan askerlerden oluşuyordu. Rusya için bu harp büyük bir ölüm kalım savaşıydı ve hataya yer yoktu. Nitekim Rusya akıllı bir yaklaşımda bulunarak stratejik savunma yapmak üzere geri çekildi. Bu strateji daha çok ordunun ana yaklaşım olarak savunmada kalmasını ve uygun zaman geldiğinde şartlar oluştuğunda taarruza geçerek karşı tarafı püskürtmeyi amaçlıyordu. Aynı zamanda bu yaklaşım geri çekilen tarafın kendi öz kaynaklarına, rezerv kuvvetlerine ve ikmallerine yaklaşması bakımından elini güçlendiriyordu. Nitekim Rusya’nın işgal etmek için büyük oluşu iklim koşulları ve hızlı seferberlik kabiliyeti göz önüne alındığında bu harekat Fransa için de bir hataydı. Nitekim bu hataya Hitler Rusya’yı bir kez daha işgal etmeye çalıştığında düşmüş, aynı şekilde bu Hitler’in sonunu da hazırlamıştır.

Ruslar geri çekildikleri bölgeyi yağmalamış, Napoléon’un ordusunun ikmali için gereken besin barınma olanaklarını yakmış tahrip etmiştir. Bu geri çekiliş Borodino’daki kesin sonuçlu muharebeye kadar sürmüştür. İki ordu burada kanlı ve yıkıcı bir muharebeye tutuşmuş, iki taraf da birçok kayıp vermiştir. Fransa taktiksel bir başarı kazanmış ve Fransız Ordusu’na Moskova yolu açılmıştır. Fakat Napoléon Moskova’ya girdiğinde karşısında tamamıyla içi boşaltılmış bir şehir görmüş ve bu durum Fransız Ordusu’nu adeta açlığa ve hastalığa mahkûm etmiştir. Yaklaşan kışa, yiyecek ve barınma olanaklarının kısıtlılığına bir de Rus General Kutuzov’un ve gerillaların sürekli saldırıları da eklenince büyük geri çekiliş başlamıştır. Bu harekatta Fransa savaşmaktan, açlıktan, hastalıktan 370.000 civarında kayıp vermiş, 200.000 civarında Fransız askeri ise esir düşmüştür. Ordusunun büyük mevcudunu kaybeden Fransızlar sadece 27.000 sağlam asker ile Berezina Gölü’nü geçmiş ve geri çekilmeye devam etmiştir. Napoléon, ordusunu bırakarak Polonya’yı savunma hazırlıklarına başlamak üzere Fransa’ya dönmüştür. Fransa’nın bu kayıplarına karşılık Rus tarafında da 400.000 civarı insan kaybedilmiştir. Fakat Rusların Fransızlardan daha hızlı seferber olabilme kabiliyeti ve ordunun yeniden toparlanmasının hızlı oluşu bu konuda Rusya’yı çaresiz bırakmamıştır. Bunda Fransa’nın kayıplarının daha çok süvariler de oluşu söylenebilir.

1812’nin başlarında İngiltere, Fransa ile sekiz senedir harp halinde idi. Özellikle 3 senedir İber Yarımadası’nda, Portekiz ve İspanya’da, Fransız nüfuzunu kırmak için uğraşıyordu. Rusya ve İsveç 1807 ve 1810 yıllarında her ne kadar Fransa’ya karşı pozisyon aldıysalar da daha sonra Kıtasal Sistem’e girmeye zorlandı fakat İngiltere ile el altından ticarete devam etti. Fransa bunun üzerine İsveç Pomeranyası üzerine sefer düzenledi. Bu askeri harekatın sonucu İsveç askerlerinin ve subayların esir düşmesiyle sonuçlandı. Bunun üzerine İsveç tarafsızlık ilan etti ve Rusya ile  Fransa ve Danimarka-Norveç’e karşı gizli Saint-Petersburg Barışı imzalandı. Daha sonra Örebro Barışı imzalanarak İngiltere ve Rusya ile husumetler sona erdirildi. Böylece İsveç, Rusya ve İngiltere ittifakı oluşmuş oldu. Şunu da belirtmek gerekir ki 1812 yılında Rusya’nın ilhakı sırasında ne İsveç ne de İngiltere, Rusya’ya askeri manada direkt destek verebilecek konumdalardı. Aynı zamanlarda İngiltere ve İspanya, Fransız kuvvetlerini İspanya’da Salamanca’da mağlup etmişler ve Madrid’e girmiştir. İsveç Kraliyet Prensi Jean-Baptiste Bernadotte kendisi Fransız Silahlı Kuvvetleri’nde Mareşal ve Napoléon’un en yakınlarında olması dolayısı ile Rus Çarı’na stratejik ve taktiksel manada destek olmuş, Napoléon’un ne şekilde mağlup edilebileceği hususunda birtakım direktifler vermiştir.

Fransız kuvvetlerinin Rusya topraklarından tamamen çekilmesiyle sonuçlanan Rusya Harekatı’ndan sonra Fransa’nın yanında yer alan devletler bir bir Rusya tarafına, Fransa karşısına geçmiştir.

Prusya açısından Rus Seferi başladığında antlaşmalar gereği Rus tarafında yer almaları gerekiyordu. Bu durumdan rahatsız olan birtakım subaylar Prusya Ordusu’ndan istifa ederek Rus Ordusu’na geçmişlerdir. Bunların arasında askeri literatür ve strateji bilimi açısından önemli bir şahsiyet olarak kabul edilen Carl Von Clausewitz de yer almıştır.

1813 yılının başında Rus Seferi’ndeki kayıplarını telafi etmek üzere Napoléon asker toplamaya ve ordu mevcudunu büyültmeye koyuldu. Ordu mevcudunu ilk önce 30.000’den 131.000’e ve daha sonra da 400.000’e çıkardı. Kendisi 250.000 kişilik kısma kumanda ediyordu. Her ne kadar ordusunu seferber edebilse de süvari birliklerindeki ağır kayıp tam olarak tamamlanamadı ki bu durum Napoléon’un ardı sıra gelen muharebelerde hızlı ve dinamik bir şekilde kesin zafer elde edebilme kabiliyetini oldukça sınırlamıştır.

1813 yılı bahar dönemi Napoléon için iyi başlamıştı. Koalisyon Orduları üzerinde üstünlük kurmuştu. Özellikle Prusya ve Rus Orduları bu durumdan ötürü demoralize de olmuştu. Karşılarında Avrupa Fatihi vardı ve her an her yerde belirebilirdi ki nitekim yıllardır da öyle olmuştu. Geçmişte alınmış ağır yenilgiler gözlerini korkutmuştu. Bu arada bu muharebelerde Napoléon’un da kayıpları ağır olmuştu. Özellikle süvarilerin yeterince güçlendirilememesi arazide kanatların örtülememesine neden oluyor ve keskin manevraların icrasında da bir kısıtlılık yaratıyordu. Bu gibi aksaklıklardan ötürü Napoleon kazandığı küçük çaplı taktiksel üstünlükleri katlayarak hızlı ve kesin sonuçlu bir zafere dönüştüremiyordu. Bununla birlikte Fransız Ordusu’nun büyük çoğunluğu ilhak ettiği bölgelerden devşirdiği askerlerden oluşuyordu. Gerekli manevi istekten yoksun olan bu askerler Napoléon’un hızlı manevraları nedeniyle de yorgunlardı.

Bu arada Avusturya Şansölyesi Metternich ile olan görüşmesi sırasında Şansölye Metternich’in şapkasını yere atıp üstüne basması Avusturya’nın tarafını net bir şekilde seçmesini kolaylaştıracak ve koalisyon kuvvetlerine kuvvet katacaktı.

Bahar döneminde oldukça kayıp veren Koalisyon Kuvvetleri ateşkes ilan etti. Bu dönemde Avusturya, savaşa dahil olmuş ve Rusya da oldukça büyük asker ve teçhizat kabiliyetini cepheye yansıtmış, seferberliğini tamamlamıştı. Bu arada Napoléon da 650.000 kişilik İmparatorluk Ordusu’nu bu dönem sonunda muharip duruma getirdi. Tüm cephelerde (İspanya ve İtalya da dahil olmak üzere) toplam 900.000 Fransız askeri bulunuyordu. Koalisyon Kuvvetleri ise tüm cephelerde toplam 850.000 kişi muharip, 350.000 kişi rezerv olmak üzere konuşlanmıştı. Bu dönem sonunda Napoléon, Koalisyon Kuvvetleri’nin azalmış mevcudunu avantaja çevirmekten de yoksun kalmış oldu. Rus Çarı Alexander, Prusya Kralı Fredrick Wilhelm ve İsveç Prensi Bernadotte, Silezya’da Trachenberg Kalesi’nde buluşarak harp planını hazırladılar. Bu planda emeği en çok geçen 15 yıl Napoléon’un ordusunda aktif olarak görev yapan General Bernadotte’ydi. Trachenberg Planı olarak bilinen bu plan, Fabian Stratejisi’ni prensip edinmiştir. Bu stratejiye göre Fransız Ordusu ile direkt muharebeye girmeden uygun koşullar altında ordunun kısımlarını ayrı olacak şekilde tek tek yıpratarak Fransız Ordusu’nu çevirmek ve Napoléon’u köşeye sıkıştırarak onu büyük çaplı muharebeye zorlamaktı.

Napoléon, Dresden’de hızlı başladı. Koalisyon Kuvvetleri Prens von Schwarzenberg’in komutası altında Dresden’deki Fransız garnizonuna saldırdı. Napoléon sabah saatlerinde savaş meydanına vardı ve taarruz etmeyi seçti. Nitekim düşman kuvvetlerinin sol kanadını çevirdikten sonra bölgenin coğrafi yapısından da yararlanarak geri kalan Avusturya Ordusu’nu Weisseristz Gölü’ne doğru itti. Mareşallerinden olan Joachim Murat süvari komutanıydı ve Napoléon ona Avusturya Ordusu’nu imha etme emrini verdiyse de fırtına, yağmur gibi ağır hava koşullarında bu hamle ne yazık ki gerçekleştiremedi ve Avusturya ordusunun tamamını imha etme ve hatta savaşı bitirme fırsatını elinden kaçırdı. Koalisyon Kuvvetleri geri çekilmeye zorlansa da bu olmadı çünkü Napoléon’un ordusu da hava koşullarından oldukça etkilenmişti.  Koalisyon Kuvvetleri’nin mevcut bakımdan fazla oluşuna rağmen taktiksel olarak yapılan hatalar onları bu kötü duruma düşürmüştür.

Tabii bundan sonraki süreçte Bernadotte gibi, Prusya Kralı gibi asıl kuvvetler devreye girince Napoléon için durumlar kötüleşmeye başlamıştır. Süvarilerinin eksik oluşu kayıplarını artırmakta ve hareket esnekliğini kötü etkilemektedir. Özellikle eski Fransız Mareşali olan Bernadotte’un, Napoléon’u mağlup etmesi ve alınan diğer mağlubiyetler Alman Devletçikleri’nde de huzursuzluk yaratmış ve Fransız idaresi eskisi gibi iyi görünmemeye başlamıştır.  Napoléon bu arada kuvvetlerini birleştirerek kesin sonuçlu muharebe yapma derdindeydi.

Napoléon, Koalisyon Kuvvetleri’ne karşı savunma yapmak üzere Leipzig’e geri çekildi. Fakat Napoléon’un elindeki 191.000 kişilik kuvvete karşı Koalisyon Kuvvetleri 430.000 kişiden fazla bir durumdaydı.  Nitekim ileriki günlerde savaş Napoléon’un yenilgisi ile sonuçlandı. 30.000 Fransız askeri esir alındı. Koalisyon Kuvvetleri, Napoléon’a barış antlaşması önerdi ve bu anlaşmaya göre Napoléon Fransa İmparatoru olarak kalmakla birlikte Belçika ve Ren Nehri’nin batı yakası Fransa’da kalacaktı. Metternich’e göre bu teklif, Koalisyon Kuvvetleri’nin önerebileceği en iyi teklifti. Aynı zamanda bu antlaşma ile Fransa’nın Rus tehdidine karşı denge unsuru olarak kalması da hedeflenmiştir.

Fakat Napoléon kazanacağını düşündüğünden bu anlaşmaya sıcak bakmadı. Fakat 1814 yılında kötü duruma düşünce barış anlaşması istedi ki bu anlaşma Fransa’nın 1791 öncesi sınırlarına geri dönmesini öneriyordu.

İber Yarımadası’nda da savaş devam ediyordu. İngiltere öncülüğündeki kuvvetler Fransız kuvvetlerini İspanya’dan attılar ve 7. Ferdinand İspanya tahtına oturdu. İspanya Fransız işgalinden kurtulsa da savaşa Koalisyon Kuvvetleri yanında devam etti. Welington öncülüğündeki ordular Fransa topraklarına girdi ve kuzeybatı bölgesinde birçok da zafer elde etti. Bu arada Koalisyon Kuvvetleri de ilerliyordu. Paris yakınlarda Fransız kuvvetlerini temizledikten sonra 31 Mart 1814 yılında Paris’e girdi. Rus Çarı 1. Aleksandr ve Prusya Ordularına komuta eden von Schwarzenberg şehre giren komutanlardı. 2 Nisan’da Fransız Senatosu, Napoléon’un lağvedildiğini deklare etmiştir. Napoléon 11 Nisan 1814’te ordu komutanlığından el çektirilmiş ve savaş resmi olarak sona ermiştir. Fontenebau Barışı ile kıtasal güçlerle barış yapılmış ve bunu İngiltere gibi büyük kuvvetlerin imzaladığı Paris Barış Antlaşması izlemiştir. Fransa’da monarşi yeniden tesis edilerek Bourbonlar tekrardan yönetimi XVIII. Louis’nin kral olmasıyla ellerine almıştır. Napoléon, Elba’ya sürgüne gönderilmiştir. Kazanan kuvvetler İngiltere’de barış kutlamalarına katılmış, daha sonraki süreçte Avrupa’nın haritasının yeniden çizildiği Viyana Kongresi (Eylül 1814-Haziran 1815) toplanmıştır.

Kaynakça

– Chandler, D. G. (2009). The campaigns of Napoleon. Simon and Schuster.

– Kuehn, C. J. T. (2014). The reasons for the success of the sixth coalition against Napoleon in 1813. Pickle Partners Publishing.

– Riley, B. J. (2002). The partnership of unequals: a short discussion on coalition war. Defence Studies2(3), 103-118.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s