ÇEVİRİ, Tarihi Makale

Barbarossa Harekâtı

Bu yazıyı 5 dakikada okuyabilirsiniz.


İlk adı Fritz Operasyonu olan Barbarossa Operasyonu, İkinci Dünya Savaşı sırasında, 22 Haziran 1941’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne karşı başlatılmış askeri bir harekattır. Operasyon Almanya’nın aleyhine sonuçlanmış ve İkinci Dünya Savaşı için de önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir.

Harekatın Öncesi

Adolf Hitler, 1939’daki Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı’nı karşılıklı çıkar ilişkisi açısından olumlamasına rağmen, Bolşevizm, İkinci Dünya Savaşı’nın ikinci yılına girerken en derin duygusal karşıtlığı olarak kaldı. Sovyet kuvvetlerini Almanya’nın bağlı olduğu Romanya petrol sahalarına yaklaştıran Haziran 1940’ta Baltık devletlerinin, Besarabya’nın ve Kuzey Bukovina’nın Sovyet işgalini takiben, Hitler’in Sovyet rejimini bertaraf etmeye yönelik uzun süredir devam eden ilgisi arttı. Sovyet lideri Joseph Stalin’in niyetlerinden şiddetle şüphelenmeye başladı ve Sovyetler Birliği’yle uğraşmadan önce, Batı Avrupa’nın boyun eğmesini tamamlamak için başlangıçta planladığı gibi bekleyemeyeceğini düşünmeye başladı.

Hitler ve generalleri başlangıçta SSCB’nin işgalini 1941 Mayıs’ının ortasına planlamışlardı, ancak o yılın Nisan ayında Yugoslavya ve Yunanistan’ı işgal etmenin beklenmedik gerekliliği, onları Sovyet harekatını Haziran sonuna ertelemeye zorladı. Hitler’in Balkan zaferlerinin çabukluğu, bu gözden geçirilmiş takvime uymasını sağladı. Ancak beş haftalık gecikme, SSCB’nin işgalini gerçekleştirmek için gereken sürenin kısalmasına neden oldu ve ilerleyen günler gecikmenin sanılandan daha ciddi olduğunu da kanıtlayacaktı, çünkü 1941’de Rus kışı normalden daha erken gelecekti. Bununla birlikte, Hitler ve Oberkommando des Heeres’in (OKH veya Alman Ordusu Yüksek Komutanlığı) başkanları – yani başkomutan Walther von Brauchitsch ve ordu genelkurmay başkanı Franz Halder – Kızıl Ordu’nun  iki üç ay içinde mağlup edilebileceğini düşünmekteydi. Bununla birlikte Ordu Yüksek Komutanlığı Ekim sonunda Almanların Rusya ve Ukrayna’nın Arkhangelsk’ten (Başmelek) Astrakhan’a uzanan bir hattın batısında, tüm Avrupa bölümüne hakim olabileceğini hesaplamaktaydı. Sovyetler Birliği’nin işgaline başlangıçta Fritz Operasyonu kod adı verilmişti, ancak hazırlıklar başladığında Hitler, Avrupa’da Alman hakimiyetini kurmaya çalışan Kutsal Roma imparatoru Frederick Barbarossa’dan (1152-90 hükümdarlık) esinlenerek harekatın kod adını Barbarossa Operasyonu olarak değiştirdi.

Sovyetler Birliği’ne düzenlenecek askeri harekat için Almanlar, yaklaşık üç milyon kişiden oluşan toplam 150 tümen ayırdı. Bu birimler arasında 19 panzer tümeni mevcuttu ve toplamda Barbarossa kuvveti yaklaşık 3.000 tank, 7.000 topçu birimi ve 2.500 uçağa sahipti. Gerçekte insanlık tarihindeki en büyük ve en güçlü istila gücüydü. Almanların gücü, 30’dan fazla Fin ve Rumen birliği tümeniyle daha da kuvvetlendirildi.

Sovyetler Birliği, Almanların sahip olduğu tank ve uçak sayısının iki veya üç katı sayısına sahipti, ancak uçakların çoğunlukla modası geçmişti. Bununla birlikte, Sovyet tankları Almanların tanklarına hemen hemen eşitti. Hitler’in ileride zafere ulaşamamasındaki bir neden de, Alman istihbarat servisinin, Stalin’in SSCB’nin derinliklerinden getirebileceği rezerv kuvvetlerinin miktarını hafife almasıydı. Almanlar, SSCB’nin batı kısımlarında yaklaşık 150 tümen olduğunu doğru bir şekilde tahmin etmiştiler ve bu sayıya ek sonradan 50 tümenin taze kuvvet olarak cepheye sürülebileceğini hesaplamışlardı. Ama Sovyetler aslında Ağustos ortasına kadar çoktan 200’den fazla yeni tümen oluşturmuştu ve toplamda 360 tümenlik bir kuvvete sahip olmuştu. Sonuç olarak, Almanlar esas Sovyet ordularını üstün bir teknikle bozmayı başardıysa da, daha sonra yollarını taze kuvvetlerce tıkalı buldular. Bu arada yanlış hesaplamaların etkileri de artmıştı çünkü Hitler ve danışmanları ilk zaferlerin ardından hangi yolu izlemeleri gerektiği konusunda uzun tartışmalar yaparken Ağustos’un büyük bir kısmı zayi olmuştu. Almanların hesaplamalarındaki bir başka faktör tamamen politik olsa da, daha az hatalı değildi; işgalden sonraki üç ila altı ay içinde Sovyet rejiminin iç destek eksikliğinden çökeceğine inanıyorlardı.

İlk Saldırı

22 Haziran 1941’de Alman saldırısı, 1940’ta Fransa’nın işgalinde olduğu gibi aynı komutanlar altındaki üç ordu grubu tarafından başlatıldı. Solda (kuzeyde), General Wilhelm von Leeb komutasındaki bir ordu grubu, Doğu Prusya’dan Leningrad (şimdi St. Petersburg) istikametinde Baltık Devletleri’ne saldırdı. Sağda (güneyde), Gen. Gerd von Rundstedt komutası altında, General Paul Ludwig von Kleist komutasındaki zırhlı ordu grubu, güney Polonya’dan Ukrayna’ya, Kiev’e doğru ilerledi. Hedef, buradan güneydoğu kıyılarına doğru Karadeniz ve Azak Denizi’ne ilerlemekti. Son olarak, merkezde, Pripet Bataklıklarının kuzeyinde, ana darbe General Fedor von Bock’un komutası altında General Heinz Guderian ve General Hermann Hoth’un zırhlı birlikleri ile yapıldı; Birlikler SSCB kuvvetlerini Smolensk ve Moskova istikametinde kuzeydoğuya doğru ittiriyorlardı.

22 Haziran-25 Ağustos 1941 tarihleri arasında Alman ilerleyişleri.

1.800 millik (2.900 km) bir cephedeki işgal, Sovyet liderliğini tamamen şaşırttı ve Kızıl Ordu’yu hazırlıksız ve kısmen hareketsiz bir durumda yakaladı. Bock’un grubunun güney kanadının bir parçası olarak, Guderian’ın tankları istilanın ilk gününde sınırın 50 mil (80 km) ötesine sarktı ve 27 Haziran’da Minsk’in 200 mil (320 km) ötesine geçti. Guderian’ın tankları Minsk’te Kuzey kanattan saldıran Hoth’un tanklarıyla birleşti, ancak Bock’un piyadeleri bölgedeki Sovyet birliklerinin kuşatılmasını tamamlayacak kadar hızlı bir şekilde takip edemedi; çıkıntıda 300.000 esir alınmasına rağmen, Sovyet kuvvetlerinin büyük bir kısmı doğuya kaçmayı başardı. Sovyet orduları beceriksizce idare ediliyordu ve 1940’ta Fransızlarınki gibi dağınık bir takım saldırılar ile güçlerini boşa harcamaktaydılar. Ancak kuşatılmış Sovyet birlikleri, Fransızların göstermediği bir inatla savaşmakta ve güçlü bir direniş göstermekteydi. Sovyet Kuvvetleri, Alman birlikleri kendilerini yanlarından çevreleyip geçtikten sonra dahi bulundukları hattın merkezini tutmaya devam ederek Alman delici ilerleyişini yavaşlatmayı hedefleyen bir tür fren etkisi tertip etmek istediler. Sonuç, Guderian’ın 10 Temmuz’da Dinyeper Nehri’ni geçen tanklarnın altı gün sonra Smolensk’e girip Hoth’un Vitebsk’teki ilerleyişi ile birleştiğindeki duruma benzerdi; 200.000 Sovyet esir alınmıştı, ancak bazı Sovyet kuvvetleri tuzaktan Desna hattına çekilmişti ve Alman zırhının arkasında büyük bir direniş cebi de oluşmuştu. Üstelik, Temmuz ortasına gelindiğinde, bir dizi yağmur fırtınası, kumlu Rus yollarını, tankların arkasındaki Alman lojistiğinin tekerlekli araçlarının çok yavaş ilerleyebildiği tıkalı bir çamura dönüştürdü. Almanlar, geri çekilen Sovyetler tarafından benimsenen kavurucu toprak politikası yüzünden yavaşlamaya başladı. Sovyet birlikleri, Alman ilerlemesi karşısında ekinleri yaktı, köprüleri yıktı ve fabrikaları boşalttı. SSCB’nin en batı kısımlarındaki tüm çelik ve mühimmat fabrikaları sökülerek doğuya demiryolu ile sevk edilerek yeniden üretime sokuldu. Sovyetler ayrıca demiryolu araçlarının çoğunu (demiryolu vagonları) tahrip etti veya tahliye etti, böylece Almanları Sovyet demiryolu sisteminin kullanımından mahrum bıraktı, çünkü Sovyet demiryolu hattı Alman yolununkinden farklı bir ölçüye sahipti ve sonuç olarak Alman vagonları işe yaramazdı.

Bununla birlikte, Temmuz ortasına kadar Almanlar 400 milden (640 km) fazla ilerlemişti ve Moskova’dan sadece 200 mil (320 km) uzaktaydı. Kışın başlangıcından önce kesin kazanımlar elde etmek için hâlâ bolca zamanları vardı, ancak Hitler ve OKH arasında Ağustos ayı boyunca bir sonraki hamlenin varış noktasıyla ilgili tartışmalar zamanı tüketti. OKH ana hedef olarak Moskova’yı önerirken, Hitler ana çabanın güneydoğuya, Ukrayna ve Donets Havzası üzerinden Kafkasya’ya yönlendirilmesini ve Leningrad’a karşı (Leeb’in ordu grubuyla birleşmek için) kuzeybatıya doğru küçük bir salınım yapılmasını istedi.

Sovyet uçaklarını teftiş eden Almanlar. Öndeki uçak Yakovlev UT-1, arkadaki ise Polikarpov I-16.

Bu arada Ukrayna’da, Rundstedt ve Kleist en önde mevzilenmiş Sovyet Savunma Hattı hakkında kısa bir çalışma yaptılar, ikincisi ise daha da güçlüydü. Kiev’in güneyindeki yeni bir Sovyet cephesi Temmuz ayı sonunda yarıldı ve sonraki iki hafta içinde Almanlar, Romanya’nın eşzamanlı saldırısı ile birleşmek için Böcek ve Dinyeper nehirlerinin Karadeniz ağızlarına doğru harekete geçti. Daha sonra Kleist’e, Kiev’in arkasındaki Sovyet güçlerinin etrafından bir kıskaç hareketi için Ukrayna’nın merkezinden kuzeye ve Guderian’a Smolensk’ten güneye  dönmesi emredildi; Eylül ayı sonunda kuşatma harekatı ile 520.000 Sovyet Askeri yakalandı. Bu devasa kuşatmalar kısmen beceriksiz Sovyet yüksek komutanlarının hatasıydı ve kısmen de komutan olarak generallerinin tavsiyelerini inatla geçersiz kılan ve ordularına doğuya çekilip karşı saldırı için yeniden toplanmalarına izin vermek yerine durup savaşmalarını emreden Stalin’in hatasıydı.

Daha Sonra Olanlar

Kış yaklaşırken Hitler, Leeb’in Leningrad’ın eteklerinde kuzeye doğru ilerleyişini durdurdu. Rundstedt ve Kleist’e Dinyeper’dan Don ve Kafkasya’ya doğru ilerlemelerini emretti. Bu arada Bock, Moskova’ya ilerlemeye devam edecekti.

26 Ağustos-5 Aralık 1941 tarihleri arasında Alman ilerleyişleri.

Bock’un yenilenen ilerlemesi 2 Ekim 1941’de başladı. Bock’un orduları 600.000’den daha fazla Sovyet askerinin ele geçirildiği Vyazma civarında büyük bir kuşatmayı başlattığında herşey iyi görünüyordu. Bu kuşatma, Almanlara bir an için Moskova yolunun açılmasını da sağlayacaktı. Ancak Vyazma savaşı Ekim ayı sonuna kadar tamamlanamadı; Alman birlikleri yorgundu; hava kötüleştikçe ülke bataklık oldu; ve yavaşça ileryleyen Alman Birlikleri’nin yoluna taze Sovyet kuvvetleri çıktı. Alman generallerinden bazıları taarruza ara verip uygun bir kış hattını tertip etmek istedi. Ancak Bock, Sovyetlerin çöküşün eşiğinde olduğuna inanarak, Brauchitsch ve Halder’in görüşünü destekledi. Hitler bu kararın kendi isteği ile de örtüşmesinden ötürü herhangi bir itirazda bulunmadı. Moskova’nın bir nefes kadar yakın oluşu en üst düzey liderlerin hayallerini süslemekteydi. 2 Aralık’ta başka bir harekat başlatıldı ve bazı Alman müfrezeleri Moskova’nın banliyölerine girdi; ancak asıl kütle bir bütün olarak başkenti kaplayan ormanlarda bulunmaktaydı. Büyük Alman taarruzunun bu son evresinin kaynağı, kısmen, sıfır altı sıcaklıkların birkaç on yıl içinde en şiddetli olduğu Rus kışının etkilerinden kaynaklanmaktaydı. Ekim ve Kasım aylarında, donma vakaları dalgası, kışlık giysisi tedarik edilmemiş olan kötü giyinmiş Alman birliklerini yok etmişti, buzlu soğuk ise Almanların mekanize ulaşımını, tanklarını, topçu silahlarını ve uçaklarını felç etmişti. Buna karşın, Sovyetler iyi giyimliydi ve kışın Almanlardan daha etkili bir şekilde savaşma eğilimindeydiler. Bu zamana kadar Alman kayıpları, Fransa ve Balkanlara karşı tertiplenmiş harekatlarda duyulmamış seviyelere ulaştı; Kasım ayına gelindiğinde Almanlar yaklaşık 730.000 can vermişti.

Yerde imha edilmiş Rus ve Alman uçakları. Önde Rus I-16 Sovyet avcı uçağının iki kişilik eğitim versiyonu olan Polikarpov UTI-4 gözüküyor. Arkada ise Alman işaretli bir uçak, muhtemelen Henschel Hs 126.

Güneyde Kleist, Kafkasya’ya açılan kapı olan Rostov-na-Donu’ya 22 Kasım’da ulaşmıştı, ancak bunu yaparken tanklarının yakıtını tüketmişti. Bölgenin savunulmasının güç olduğunu gören Rundstedt, burayı boşaltmak istedi, ancak Hitler tarafından reddedildi. Bir Sovyet karşı saldırısı 28 Kasım’da Rostov’u yeniden ele geçirdi ve Rundstedt dört gün sonra görevinden azledildi.

Almanya’nın Moskova’ya karşı hamlesi yavaşlarken, Moskova cephesindeki Sovyet komutanı General Georgy Konstantinovich Zhukov, 6 Aralık’ta, Moskova’nın güneyindeki Yelets (Elets) ve Tula bölgelerinde kuzeybatı istikametinde Bock’un sağına yapılan vuruşlarla Bock’un Klin ve Kalinin (şimdi Tver) hattındaki merkezine karşı ilk büyük karşı saldırıyı başlattı. Bu saldırılar için soğuk havada son derece etkili savaşçılar olan Sibirya birlikleri kullanıldı. Alman soluna, Velikiye Luki bölgesinde bir darbe geldi ve kısa süre sonra Smolensk’e karşı üçlü bir yakınlaşma şeklini alan karşı saldırı 1941-42 kışında sürdürüldü.

Barbarossa Operasyonu Ağustos 1941’de zaten ters gitmeye başlamıştı ve Sovyet karşı saldırısı başladığında başarısızlığı da net bir şekilde ortaya çıktı. Kızıl Ordu harekat sırasında Almanlardan daha fazla kayıp yaşamış olsa da, Alman kuvvetlerinin Sovyetler Birliği’ni yenememesi, Alman askeri gayretleri için önemli bir gerilemeye ve güç kaybına yol açtı.

Bu makale İngilizce’den Türkçe’ye çevrilmiştir. Orjinaline ulaşmak için tıklayınız.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s