TARİH, Türk Tarihi

Tarihin Akışını Değiştiren Hükümdar: Emir Timur

Bu yazıyı 6 dakikada okuyabilirsiniz.


Dünyada gelmiş geçmiş en büyük siyasi ve askeri dehalarından biri Emir Timur’dur. Büyük bir cihangir olan Emir Timur aynı zamanda ilimle ilgilenmiş, bilim adamları ve sanatçılara büyük önem vermiştir. Askeri başarılarının yanı sıra Timur devletini zamanının medeniyet merkezi haline getirmiştir.

Her grubun diğerine boyun eğdirmekle meşgul olduğu anarşik bir dönemde yapılması çok zor olan işleri başaran Emir Timur tarihe ismini altın harflerle yazdırmıştır. Cüneyt Kanat kitabında bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Tanrının yeni kırbacıydı Timur. Bir araya gelerek barış ve kardeşlik içerisinde ve hep beraber dünyayı imar ederek cennete çevirmek yerine birbirlerine boyun eğdirmeye çalışan insanlara gönderilmiş ilahi bir ceza, Tanrı’nın tarihin akışını başıboş bırakmadığını gösteren göksel bir kanıttı. Üstelik omuzları üstünde taşıdığı bu tarihi görevin fazlasıyla da farkındaydı.”

Timur Hükümdarlığından Önce İslam Dünyası

Timur’un hayatını ve yaptığı işlerin büyüklüğünü kavrayabilmemiz için ondan önceki zamanı ve o zamanın dinamiklerini iyi bilmemiz çok mühimdir. Çünkü o zamanlarda İslam dünyasında ve özellikle Çağatay ulusunda birlik sağlamak çok güçtü.

Moğol istilasından sonra adeta yangın yerine dönen İslam coğrafyasında merkezi otoritesi güçlü devletlerin çoğu yıkılmış, yerlerine otorite boşluğunu fırsat bilen aşiretler ve yerel beyler küçük devletler ve beylikler kurmuştu. Üstelik bu beyliklerin içindeki aşiretler de birbirleriyle mücadele ediyordu. Otoritenin olmaması ticaret yollarının ve tarım alanlarının güvenliğini azaltmıştı.

Osmanlı Beyliği, Karamanoğulları Beyliği, Memlüklüler ve Kadı Burhanettin bölgelerinde önemli güç odağı olmayı başarmalarına rağmen birliği sağlayacak güçten mahrumdular. Altın Orda Devleti iç savaş sebebiyle bölünmüştü.

Çağatay Ulusu

En vahim durumda olan ülkelerden biri de Çağatay Hanlığıydı. Kazan Han’ın emirlerinden birine yenilip öldürülmesi sonucu devlet aşiretlerin eline geçmişti. Devlet böylece aşiret konfederasyonu haline gelmişti.

Birbirlerine boyun eğdirmekle meşgul, büyük amaçları olmayan boy ve aşiretler arasında devlet yüzlerce parçaya bölünmüştü. Ancak ülkenin yönetiminde en büyük güçler Celayir, Süldüs, Barlas, Arlat aşiretleri; Yesuriler ve Apardiler gibi askeri gruplar ve Karavanaslar’dır.

Türk-Moğol gelenekleri İslam coğrafyasında devam ediyordu. Hatta yerel Ortadoğu hanedanları bile konumlarına İlhanlılar’ın vassalları olarak gelmişti. Bu geleneklerden ötürü Çağatay topraklarında iktidara geçen emirler (aşiret reisleri) Cengiz Han soyundan gelen bir kukla hanı kullanarak yönetimlerine meşruiyet kazandırıyordu.

İktidar olmak isteyen emirler diğer aşiret reisleri ve ülkenin dışındaki güç odaklarıyla ittifaklar sayesinde başarılı oluyordu ancak ülkenin başına geçtiklerinde konumlarını uzun süre koruyamıyorlardı. Çünkü aşiretler hükmedilmek istemiyordu ve aşiret reislerine tam bağlı değillerdi. Reislerin çıkarlarından ziyade aşiretlerin çıkarları ön plandaydı. Eğer reis aşiretle anlaşamazsa yerine geçecek kişi hemen bulunuyordu ve reis olmak için çok üst düzey kriterler yoktu. Bir aşirette reisin değişmesi demek siyasi dengelerin ve ittifakların tekrar kurulması dolayısıyla ülkenin emirinin tekrar değişmesi demekti. Bu şartlarda ülkenin emiri olmak kolaydı ama emir olarak kalmak aşırı derecede zordu. Ülkenin siyaseti kısır döngüye girmişti.

Çağatay Lideri Emir Timur

İlk olarak kendisinin mensubu olduğu Barlas aşiretinin başına geçmek için diğer aşiretlerin önde gelenleriyle müttefikler kurmuştu. Ancak aşiretinin başına geçmesini sağlayan en büyük faktör Moğollarla kurduğu bağlantılar oldu. Aşiretinin başına geçtiğinde çok zekice olan siyasi hamlelerle Emir Hüseyin’i devirmişti ve kendisi ülkenin emiri olmuştu.

Timur konumunu korumak için sistemi altüst etmesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden ilk adımı itaatkâr kumandanlar grubu kurmak, Cengiz Han gibi kendi maiyetinden bir zümre kurmaktı. Komşu ülkelerin üzerine sefer yaparak aşiret reislerini meşgul etti. Bu seferler aynı zamanda kendi kurduğu zümre için kaynak sağladı.

Aşiretleri kendisine tabi muazzam bir orduya dönüştürene dek onlara sabırlı davrandı, isyan eden reislere müsamaha gösterdi. Aşiretlerin memnuniyetini reislerininkinden daha çok önemsiyordu. Hakimiyetine aldığı yerlere oğulları veya torunlarını atıyordu. Seferde değilken bile ordusunu Çağatay topraklarının dışında tutuyordu. Aşiretlerin gücünü azaltıp maiyetini güçlendirmişti. Mücadele ve sabırla geçen 12 yıldan sonra Timur tahtını güven altına almıştı.

Siyasi ve Askeri Deha Olarak Emir Timur

Hükümdarlığı boyunca hiçbir yenilgi almamış olan ve fethettiği yerleri ustaca yöneten Timur düşmanını analiz etme, onun güçlü-zayıf yönlerini ortaya çıkarma becerisine sahipti. Böylece otuza yakın hükümdar ve devlete diz çöktürmüş, İslam coğrafyasının neredeyse tamamına hakim olmuştu.

Henüz Tuğluk Han’ın yanında askerken ona verdiği “Ülkene dön. Orada bulacağın düşman bir tane. Burada kalırsan düşmanın iki tane olarak, biri önünde, biri arkanda.” önerisi onun siyasi farkındalığını göstermektedir.

Casusluk faaliyetlerine büyük önem veriyordu. 243 askerle Karşı kalesini almak için Horasan’a doğru harekete geçen Timur karşılaşmış olduğu bir kervana casus yerleştirdi. Kervan, Karşı kalesine geldiğinde Timur’un Horasan’a yöneldiğini söyledi. Güvenlik tedbirleri bırakıldı. Casus durumu Timur’a bildirince Timur 243 askeriyle 12 bin askerli Karşı kalesini aldı.

Savaşlarda genellikle “türktaz (ani baskın)”, “hilal taktiği” ve “şahbun (gece baskını)” taktiklerini uygulamıştır. Bu taktiklerin yanı sıra keskin zekasıyla kazandığı zaferler de vardı. Örneğin Hindistan seferinde Sultan Mahmut ve Malu Han ile gerçekleşen savaşında İbn-i Arapşah’ın söylediğine söre Hint ordusunda 120 fil vardı. Bu devasa filler Timur’un askerlerini ve atları korkutuyordu. Bu zorluk karşısında Timur savaş meydanına sırtında otlar yanan develeri göndermişti. Böylece küçük gözlere sahip olan filler, sırtlarında yangın çıkmış olan develerden korkup kaçmışlardı. Yakalanan filler diğer seferler ve Semerkant’ta gösterişli binaların yapımı için kullanıldı.

Timur’un Medeniyete Verdiği Önem

Fethettiği yerlerden bilim adamlarını, sanatçıları ve zanaatkarları ülkesine götüren Timur yeni bir kültür merkezi inşa etmiştir. Tarihçilerin en çok şaşırdığı şeylerden biri Timur’un adamakıllı eğitim almamasına rağmen kültürel faaliyetlere olan merakıdır. Sanatçılarla ve bilim adamlarıyla arası iyi olan Timur onların ilim meclisinde vakit geçirir, alimlerin tartışmalarını zevkle izlerdi.

Timurlu mimarisi, Karahanlı ve Büyük Selçuklu sanatının bir devamı olmakla birlikte görkemli yapıları ve süslemeleri ile mimarlık sahasına pek çok yenilik getirmiştir. Bu yeniliklerden bazıları yapıların anıtsal büyüklüğü ve gösterişli yüzey süslemeciliğidir. Bu devrin mimarisinin başlıca özellikleri binaların yüksekliği, iç mekânların genişliği, göz alıcı yüzey kaplamaları ve renk zenginliğidir. Yapı ve süsleme bakımından üstün bir düzeye ulaşan Timurlu mimarisi Avrupa’da “Timurlu Rönesansı” olarak adlandırılmıştır.

Timur tarımı geliştirmek için tedbirler aldı, sulama kanalları açtırdı. Semerkant başta olmak üzere şehirlerine camiler, kervansaraylar ve saraylar yaptırmıştır. Bibi Hatun Külliyesi, Şah-ı Zinde Kompleksi ve Gur-i Emir Timur’un Semerkant’ta yaptırdığı eserlerden bazılarıdır.

Timur’dan sonra da medeniyet alanında gelişmeler devam etmiştir. Ondan sonraki dönemde kitap süsleme, resim ve minyatür alanlarında büyük gelişmeler yaşanmıştır. Süslemelerle bezenmiş kitaplar günümüzde Doğu ve Batı kütüphanelerinde en önemli eserler arasında sayılmaktadır.

Ayrıca Timur’un eğitimine çok önem verdiği torunu Uluğ Bey zamanında bilim, sanat ve mimari çok gelişmiştir. Üstün bir zekaya sahip olan Uluğ Bey aynı zamanda astronom, matematikçi ve şairdi. Semerkant’a büyük bir rasathane yaptıran Uluğ Bey kendi adıyla anılan Uluğ Bey Zici eserini ortaya koymuştur. Bu eser 48 takım yıldızı konu edinmiş ve içindeki 1018 yıldızın koordinatlarını en doğru biçimde tespit etmiştir. Eser 1665 yılında Oxford’da tercüme edilerek basılmıştır. Trigonometri alanında da çalışmalar yapmıştır. Bir derecelik yayın sinüs değerini hesaplamak yaptığı çalışmalara bir örnektir. Batı dünyası bilim adamları Uluğ Bey’i 15. yüzyılın astronomu seçmişlerdir. Milletlerarası Astronomi Derneği ayın görünen yüzeyinde bir kritere onun adını vermiştir. Ayrıca yaptırdığı Uluğ Bey Medresesi ve Semerkant Rasathanesi meşhurdur.

Kaynakça:

-KANAT, Cüneyt – ALİCAN, Mustafa. TİMUR Yıldızların Bahtına Hükmeden Son Cihangir. İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2018

-MANZ, Beatrice Forbes. TİMURLENK Bozkırların Son Göçebe Fatihi. Trc. Zuhal Bilgin. İstanbul: Kronik Kitap, 2020.

-MACİT, Ensar, Timurlu Devletinin Askeri Teşkilatı, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum 2012.

-TAŞKIRAN, Hasan, “Emir Timur’un Savaş Stratejileri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9/43, 2016, 946-954.

-AYDIN, Canan Nilüfer. Timur Dönemi İmar Faaliyetleri. Yüksek Lisans Tezi, Medeniyet Üniversitesi, 2020.

https://islamansiklopedisi.org.tr/ulug-bey

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s