Bu yazıyı 5 dakikada okuyabilirsiniz.
Maryna Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er’in yönetmenliğini yaptığı, senaryosu Mehmet Bahadır Er’e ait olan Omar ve Biz, Çanakkale Ayvacık yakınlarından Yunanistan’ın Midilli adasına bot ile geçmeye çalışan 2 kaçak göçmen ve yeni emekli bir komutanın etrafında şekilleniyor. Film boyunca ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış 2 mültecinin ve bulundukları ülkenin vatandaşlarının gözlerinden, insanlık dramı diyebileceğimiz olaylara ayrı ayrı şahitlik ediyoruz.
Cem Bender, Taj Sher Yakub, Menderes Samancılar, Ushan Çakır, Uygar Tamer, Timur Ölkebaş ile Hala Alsayaneh’in başrollerini paylaştığı film özellikle Varşova Film Festivali’nde kazandığı “Ekümenik Jüri En İyi Film Ödülü” olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası ödülün sahibi oldu.
Konudan kısaca bahsetmek gerekirse; film iki mülteci olan abi-kardeş Omar ve Maria’nın Midilli adasına geçmek üzere hareket ettikleri kaçakçılarla birlikteyken, planlarını bozmak ve hatta jandarmaya yakalanmak pahasına yaşlı tekne sahibi Sabri’nin gasp edilmesine göz yummamaları ve Sabri’yi boğulmaktan kurtarmaları ile başlıyor. Daha sonra Sabri’nin bu olaya kayıtsız kalmayarak emekli komutan İsmet’i de mültecileri ihbar etmemeye ikna edip iki kaçak kardeşi kendi evinde saklamaya, misafir etmeye başlaması ve İsmet’in birdenbire kendisini 2 göçmen ile komşu olarak bulmasıyla hikaye ilerliyor.
Film TRT işbirliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle çekilmiş olup ilgi çekici noktalarından bir tanesi de filmin başrollerindeki 2 göçmen Taj Sher Yakub (Omar) ve Hala Alsayasneh (Maria)’in gerçekten de Türkiye’de mülteci statüsünde yaşayan 2 göçmen olmasıdır. Yönetmen Mehmet Bahadır Er; oyuncuların seçilme aşamasında hem yurtiçi hem yurtdışında birçok arama yaptıktan sonra, Kadıköy’de ‘Türkiye’de yaşayan göçmen statüsündeki sanatçıların eserlerini sergileyebildiği, performans gösterme imkanı bulabildiği ve aynı zamanda gelirlerini de yine göçmenlere aktaran bir kuruluş’ olan “Arthere”ın yardımıyla oyuncularla anlaşma yaptıklarını bildirmekte.
Film Neden Çekildi?
Yönetmen karı-koca Maryna Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er’in katıldıkları NTV’nin ‘Gece Gündüz’ programından yararlanarak yazdığım, Mehmet Bahadır Er’in Gülay Afşar’ın sorusu üzerine anlattığı bu sebep gerçekten ilgi çekici.
Mehmet Bahadır Er, berberde çalışan Pakistan’lı bir göçmenle tesadüfen tanışmasını, ilk tanışma anında sözlerine şüpheyle yaklaşmasından sonra, bir sonraki hafta sırf tekrar konuşma fırsatı yakalamak için tekrar berbere gidişini anlatıyor. Göçmen, ülkesinde yerel bir TV kanalında kameramanlık yapmaktaymış, Türkiye’ye göçerken İran üzerinde pasaportunu çaldırmış ve Bahadır Er’in kendisiyle tanıştığı vakit dolaylarında İstanbul’da inşaatlarda, berberde vs. çalışmaktaymış. Mehmet Bahadır Er kendi ifadesiyle “Bir daha gideyim dedim, bu sefer emindim artık: bir insani ilişki başlasın aramızda diye dördüncü sefer gittiğimde artık yoktu ve nereye gittiğini de bilmiyorduk.” Diyerek üzüntüsünü ve şaşkınlığını ifade ediyor. İyilik yapmak için acele etmek gerekir, yapmak için karar verdiğim bir şeylere yetişemedim minvalinde konuşmasını sürdüren Er, bu olayın kendisine ilham verdiğini söylüyor.
Metnin bundan sonraki kısmında elimden geldiğince filmi izlememiş okurlara filmle ilgili fazla detay vermekten kaçınarak yüzeysel çıkarımlar yapacağım.
Film Omar ve Maria’nın diğer göçmenlerle birlikte sabah ezanının okunmasının ardından geceyi geçirdikleri Asos Antik Kenti’nde başlıyor. Tarihi M.Ö 6. YY’a kadar uzanan, geçmiş yüzyıllarda büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu antik kentin, tüm dünyanın adeta üç maymunu oynadığı kaçak göçmenlere geçici bir ev sahipliği yapması bu açıdan çarpıcı. Ayrıca bu bölgenin tercih edilmesinin sebebi gerçekten de göçmenlerin burayı geçici güzergah olarak kullanmasından ileri geliyor.
Göçmenler yürüyüş istikametinde emekli komutan İsmet’in komşusu tekne sahibi Sabri’nin gaspına tanık olmakta fakat kendilerine de bir zarar geleceğinden korktuklarından mı yoksa jandarmaya yakalanıp Midilli’ye geçme hayallerinden yoksun kalacaklarından mıdır bilinmez, Omar haricinde herkes buna göz yummaktadır. Ancak her şeye rağmen Omar bu olaya kayıtsız kalamayarak Sabri’yi boğulmaktan kurtarır ve bu da Omar ve Maria’nın emekli komutan İsmet’le ilk karşılaşmalarına dolaylı olarak vesile olur.
Film boyunca önyargısı ve özellikle iletişim problemleriyle öne çıkan İsmet’le karşılaşmaları iki göçmen için en az Sabri’yle karşılaşmaları kadar geri kalan hayatlarında çarpıcı bir rol oynayacaktır.
“Erkek olsalardı ülkelerini korurlardı, kaçmazlardı!”
Bu sözü çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülkemizin vatandaşları olarak hepimiz en az bir kere duymuşuzdur. Hatta özeleştiri yaparsak; belki içimizden geçirdiğimiz, söylemişliğimiz bile vardır buna benzer şeyleri. Film de bir sahnesinde, bu zerre empatiye sahip olmayan bakış açısını yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Hiç savaşta bulunmamış, devasa boyutlarda adaletsizliğe uğramamış, kendi vatanında haksız yere soyutlanmamış insanların bu tarz yorumlar yapması trajikomiklikten öteye geçemez. Herhangi bir insanın kendi vatanından bile isteye kaçması -bazı istisnalar dışında- inanın en son o insanın suçudur. Kim vatanında mutlu bir yaşam sürmek varken kolay kolay gurbeti -hele göçmenlik statüsü gibi zor şartlarda- tercih eder ki?
Sabri’nin yanına taşınmalarından, dolayısıyla da İsmet’e komşu olmalarından sonra “mülteci ünvanları” ile birçok kişiden birçok farklı ve gelgitli yaklaşım gören ikilinin olağanüstü zor yaşamı izleyiciye kendisini sorgulatıyor. Aslında bu sorgulamayı İsmet’le birlikte yaşıyoruz ve Omar ve Biz, film boyunca kendimize “Bu mülteci sorunu içerisinde benim rolüm ne?” ,“Bu meseleye yaklaşımım doğru mu?” veya “Ben ne yapabilirim?” tarzında sorular sormamıza vesile oluyor.
Ben kendi adıma filmi oldukça beğendiğimi ve özellikle birçok mülteciye ev sahipliği yapan Türk halkı açısından izlenmesi gereken bir film olduğunu ifade etmek istiyorum. Ayrıca filmin yapımında emeği geçen herkese teşekkür eder ve özellikle TRT ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle hassas bir konu için verdikleri desteğin oldukça kıymetli olduğunu belirtmek isterim.
Filmin yayınlanmış 2 tanıtım (teaser) videosu ve yönetmen ve oyuncularla yapılan röportajlara aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz: