Roma Tarihi, TARİH

İç Savaşlardan Pax Romana’ya-Cumhuriyet Çatırdıyor

Yazı serisinin bir sonraki yazısına ulaşmak için tıklayınız.

Bu yazıyı 6 dakikada okuyabilirsiniz.


Tarihte kurulmuş en büyük devletlerden biri olan ve bazı konularda hala etkisini sürdüren Roma Devleti[1] üzerine yazılacak bu serimiz başlıktan da anlaşılacağı üzere Roma Cumhuriyeti’nin son dönemindeki İç Savaşlar ile Pax Romana[2] arasındaki süreci ele alacaktır. Bu sürecin anlatımına geçmeden önce süreci özetleyecek olursak Sulla-Marius-Cinna arasındaki İç Savaşlar serisi (88-80)[3] ile başlayacak olan yazımız ardından Caesar-Pompeius arasında gerçekleşecek olan diğer bir İç Savaş (49-48) ile devam edecek ve ardından Gaius Octavius Augustus döneminde başlayacak olan Pax Romana ile sonlanacaktır. Bu başlıklara ek olarak bu süreçte gerçekleşmiş olan hizipleşmeler, entrikalar, girişimler ve o döneme dair söylenmesi gerekli görülen diğer bilgiler de verilecektir.

Cumhuriyet Çatırdıyor

Biraz gerilere gidecek olursak 509 yılında son Roma Kralı Lucius Tarquinius Superbus’un halk isyanı sonucunda tahttan indirilmesiyle başlayan bu süreç 1. yüzyılın ortalarına geldiğimizde çatırdamaya başlamıştı. Son kralın devrilmesi ve pek çok soylu ailenin de kovulmasıyla sonuçlanan bu isyanın başını çekenlerden biri ise -talihin bir oyunu mudur bilinmez ama- diğer bir tiranın ölümünde başrol oynayan Marcus Junius Brutus’ün büyük büyük atası ve Roma Cumhuriyeti’nin hem kurucusu sayılan hem de Cumhuriyet’in ilk consul[4]lerinden olan Lucius Junius Brutus’tür. Yaklaşık 500 sene süren bu cumhuriyet dönemi artık son dönemlerine yaklaşmış ve bel kemiği olan Senato’nun ağırlığı gittikçe azalmaktaydı. Sosyal Savaş(91-88) adı ile anılan bu karmaşa sonrasında gelecek olan bir dizi iç savaş dizisini tetiklemiş ve tiranlığa hasret duyan yeni güç sahiplerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yıllarca Roma’nın düşmanlarına karşı kanlarını esirgemeyen Cumhuriyet’in İtalyan müttefiklerinin artık sabrı taşmış ve ayaklanmışlardı. Romalılar için sıkıntı oluşturan durumlardan biri ise Güneydeki İtalyanların parlak generallere ve Romalı taktiklere hâkim olan gazilere sahip olmasıydı. Senato bu avantajlara karşılık daha da gevşek davranarak İtalyanların karşısına 10 sene öncesinde bu sefer Cermenlere karşı İtalya’yı savunan ve kurtaran Gaius Marius[5]’u değil daha düşük rütbeli subayları çıkarmıştır. Asilerin ilerlemesi durdurulamayınca daha sonra Roma Devleti’ne -daha sonra değineceğimiz- bir ilki yaşatacak olan Lucius Cornelius Sulla[6]’ya göreve gelmiştir. Asilerin istediklerini elde ettikleri kısa bir dönem için savaş dursa da sonrasında Romalıların kesin ve acımasız zaferleriyle bu isyan bastırılmıştır. Birçok tarihçinin üzerinde uzlaştığı konu ise bu Sosyal Savaş ya da Müttefikler Savaşı’nın anlamsız ve beyhude olduğu yönündedir çünkü İtalyanlar uğruna isyan ettikleri yurttaşlık hakkını savaşın bitmesinden kısa bir süre kazandılar ve tekrardan topluma dahil oldular.

İtalya Yarımadasının Müttefikler Savaşı Esnasındaki Siyasi Durumu, MÖ 91-88

Bu savaşlardan en büyük kazanç sağlayan şüphesiz Sulla olmuştur çünkü bu başarılarından dolayı Cursus Honorum[7]’un en başına yani consullüğe ulaşmış ve ardından VI. Mithridates[8]’e karşı Asia Minor[9]’da oluşturulan ordunun başına geçmiştir. Özetini geçmiş olduğum bu konu bir sonraki yazımıza temel oluşturacağı için şimdilik bu kadarla sınırlı tutalım ve yazımıza Müttefikler Savaşı’nın temel amacı olan vatandaşlık hakları ve sosyal-siyasal yapıyla devam edelim.

Roma’nın Gücünün Simgesi, Senātus Populusque Rōmānus (Roma Senatosu ve Halkı)

Müttefikler Savaşı’nın sonucundaki köklü yeniliklere kadar Roma’daki vatandaşların (cives Romani) siyasi olarak seçme ve seçilebilme, yasal olarak evlenebilme, hukuksal olarak dava edebilme ve suçlamalara karşı yargılanma gibi hakları vardı. Tam vatandaşlık hakkına ise vatandaş olan iki kişinin yasal bir evlilikle birleşmesi sonucunda doğacak erkek çocukları sahip olabiliyordu. Bunun dışındaki zümreler (azatlı köleler, koloniler, yerel halklar) ise kısıtlı haklara sahipti.

Toplumsal yapıya bakacak olursak, Roma iki ana unsur etrafında şekilleniyordu; patricuslar ve plebler. Fabia, Julia, Cornelia gibi hane/klanların bulunduğu soylular, patricuslar, ile sıradan halk, plebler, arasında yasal bir temele dayanmayan fakat iki kesimin de benimsediği ve kutsal olarak gördüğü hami-yanaşma (patronus-cliens) ilişkisi vardı. Bu ilişki mutualist bir ilişkiydi ve karşılıklı faydaya dayanıyordu.

Bu kutsal ilişkiye rağmen Cumhuriyet’in ilk yıllarında (5. yüzyıl) patricuslar ve plebler arasında zorlu ekonomik koşullar, askerlik sürelerinin uzaması, küçük çiftliklerin iflası gibi nedenlerden ötürü gergin bir ortam vardı. Plebler, patricus yöneticileri değişikliğe zorlamak amacıyla kitleler halinde kenti terk ederek tepelere yerleştiler. Kentin ekonomik olarak sırtını yasladığı plebler bu aksiyonlarıyla patricusları zor durumda bıraktılar ve birazdan bahsedeceğimiz çok önemli bir kurumu kabul ettirdiler: tribunus plebis.

Cursus Honorum’dan bahsedecek olursak tribunus militumdan başlayarak consullüğe kadar süren kariyer basamaklarıdır. Roma Devleti’ndeki ordu ve sivil hükümetteki iktidarı icra eden çok sayıdaki magistratusluklar, hırslı kişilerin en yüksek yürütme yetkilerine ulaşmak için geçmesi gereken bir süreci belirtir. Cursus Honorum’u kısaca inceleyecek olursak:

Tribunus militum: On yıllık askeri yaşam boyunca kişinin üstlendiği roller neticesinde başarılı olmuşsa askeri tribunuslar arasından kazanacağı unvan, kıdemli lejyon subayı.

Quaestor: İlk aşamayı geçen kişilerin yurtta ve yurtdışındaki hazinenin idaresi ve gıda stoklarının düzenlenmesi gibi görevleri yapmakla sorumlu olacağı unvan

Aedilis: Quaestor olarak iyi ün salmış birisinin, kamu binalarını, tapınakları, su kaynaklarını, kolluk hizmetlerini ve halka açık oyunları da dahil başka görevleri üstleneceği unvan

Tribunus plebis: Quaestorluk yapmış pleblerin, Concilium Plebis’teki on tribunustan biri seçilmeleriyle kazanacakları bu unvan onlara tüm pleblerin haklarını korumak sorumluluğunu verirdi. Tribunus plebis en güçlü eylemlerden biri olan veto etme yetkisiyle bir magistratusun veya meclisin kararını bozabilirdi yani yasalar, Senato kararnameleri ve seçimler hükümsüz kılınabilirdi.

Praetor: Bu makama gelen bir magistratus, askeri görevde bulunabilir, yurtdışında devlete hizmet edebilir ve yargı yetkilerini kullanabilirdi. Aynı zamanda önemli bir yetki olan imperiuma da sahiplerdi. Bu yetkiyle idam cezası verme dahil pek çok üstün idari otorite kazanırlardı.

Consul: Cursus Honorum’un en tepesinde ve yine imperiuma sahip bu makama bir seneliğine seçilen iki kişi, en yüksek askeri ve sivil sorumluluğa sahiptir. Ordu komuta etmek, yargı süreçlerini idare etmek ve meclise yasa teklifi sunmak da consullerin başlıca görevlerindendir. Emekliliklerinde ise nadiren censor olarak görev yapabilirler veya proconsul olarak eyaletlere komutan-vali olarak atanırlar.

Censor: Beş yılda bir eski ve seçkin consullerden seçilen ve on sekiz aylık görev süresi olan bu makam nüfus sayımından ve Senato’daki senatörlerin tasfiyesinden sorumludur.

Yukarıda belirttiğimiz makamlar olağan makamlar oldukları için Magistratus ordinarii olarak geçerler. Bunlara ek olarak savaş zamanlarında veya olağandışı zamanlarda görevlendirilen Magistratus extraordinarii de vardır. Bunlar ise şu şekildedir:

Magister populi: Devlet büyük tehlikelerle yüzleştiği zamanlarda belirli bir süreliğine Senato kararıyla seçilerek üstün askeri ve sivil yetkileri elinde tutan dictator yargıya tabi değildi ve ancak görevi sona erdiğinde eylemlerinden sorumlu tutulabilirdi.

Magister equitum: Senato kararı olmaksızın direk dictator tarafından seçilen bu kişiler dictatorün yardımcısı konumundalardır. Dictatorun yokluğunda ise onun temsilcisi olarak görev yapar. Sahip olduğu imperium açısından kıyaslayacak olursak consul ile praetor arasında bir konumdadır.

Triumvirate: Devlet yönetimde eşit söz hakkı bulunan üç erkin koalisyonudur. Roma, Caesar-Pompeius-Crassus ve Octavianus-Antonius-Lepidus arasında olmak üzere cumhuriyetin sonlarında yirmi yıl arayla iki farklı triumvirate tarafından yönetilmiştir.

Yazımızı özetleyecek olursak, Roma’daki krallık sisteminin çöküp cumhuriyetin gelişinin ve her yönetim biçiminde olduğu gibi cumhuriyetin de o koşullarda nasıl zayıfladığını görmüş olduk. Roma Devleti halkın seçtiği görevlilerin yönettiği modern anlamda bir cumhuriyetti. Teorikte devlet, halkın rızasıyla yönetilirdi ve halktan gelen birisi bile iktidarın zirvesine kadar ulaşabilirdi ama pratikte ise gücünü paylaşmak istemeyen ve yönettikçe yiyen azınlık bir kesimin elindeydi. Senato’daki bir grup patricusun yönettiği Cumhuriyet artık daha da az sayıda kişi tarafından yönetilmeye başlanmış ve Gaius Octavius Augustus’un imparatorluk makamıyla da Cumhuriyet artık nihayete ermişti.

Cumhuriyetin çatırdamasıyla imparatorluğa geçiş arasındaki dönemde, daha sonra Roma’ya çok büyük bedeller ödetecek bir zihniyetin doğmaya başladığı görülüyordu. Kanunların ve Senato’nun görevini artık kılıçlar ve kalkanlar yapacaktı…


[1] Krallık, cumhuriyet ve imparatorluk dönemi belirtilmeyip genel olarak kullanılacağı zaman bu şekilde aktarılacaktır

[2] MÖ 27-MS 180 yılları arasında sağlanan uzun barış dönemi, Roma Barışı

[3] Aksi belirtilmedikçe bütün tarihler MÖ olarak verilecektir

[4] Roma Cumhuriyet yönetimindeki en üst düzey devlet makamı

[5] Askeri alandaki başarıları ve reformlarıyla tarihe geçen ve dördü art arda olmak üzere yedi kez consul seçilen Romalı devlet adamı ve general, aynı zamanda Gaius Julius Caesar’ın halası Julia’nın eşi

[6] Romalı yöneticilerden farklı olarak iki defa consullük makamında iken dictatorlük görevini üstlenen ve sonrasında bu unvanı süresiz hale getirten Romalı devlet adamı ve general

[7] Roma Devleti’ndeki kariyer basamakları, Şeref Yolu

[8] MÖ 120-63 yılları arasında Anadolu’da hüküm süren Pontus Kralı

[9] Anadolu

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s