BİYOGRAFİ, Hatırat, Kitap, SAĞLIK, İNCELEMELER

Hatırda Kalanlar-Münci Kalayoğlu

Bu yazıyı 8 dakikada okuyabilirsiniz.


“Yüzyılın Beyin Cerrahı” Gazi Yaşargil, Nobel Kimya Ödülü sahibi Aziz Sancar, şimdilerde senatör adaylığını açıklayan Mehmet Öz ve son dönemde de Pfizer-BioNTech COVID-19 aşısının üreticisi Özlem Türeci ve Uğur Şahin çifti… Bu saydığımız isimler dünya çapında bilinen Türk hekimlerden birkaçı fakat şimdi zikredeceğimiz Münci Kalayoğlu ise muhtemelen pek çoğunuzun ilk defa duyacağı bir hekim. Bu yazımızda, yaptığı binlerce nakil ameliyatı ile hem dünyanın hem de ülkemizin cerrahi alandaki gelişiminde çok büyük role sahip olan Münci Kalayoğlu’nu ve kendi hayatını yazdığı “Hatırda Kalanlar” kitabını inceleyeceğiz.

Yazar Hakkında

7 Mayıs 1940 tarihinde Ankara’da doğan Kalayoğlu’nun ismini, annesi, bir kitapta okuduğu “Münci Mustafa Kemal” ifadesinden etkilenerek “Kurtarıcı” anlamına gelen Münci koymuştur. Babası Süleyman Sırrı Kalayoğlu savcı ve sonraları hâkim, annesi Bedriye Kalayoğlu ise öğretmendir. Liseyi Ankara Atatürk Lisesi’nde, üniversiteyi ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan Münci Kalayoğlu daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nde İhsan Doğramacı’nın yanında genel cerrahi asistanlığı yapmıştır. Daha sonrasında New York-Mount Sinai Hastanesi’nde cerrahi stajını yapmış ve ondan sonra da Pittsburgh Çocuk Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümü’nde uzmanlık çalışmaları yapmıştır. Bu Amerika serüveninden sonra ülkemize dönüp Çocuk Cerrahisi alanını kuran ilk isimlerden biri olmuştur. Türkiye’ye dönüp çalışmalarına devam ettikten sonra ikinci kez Amerika’ya giderek Pittsburgh Üniversitesi’nde misafir doçent olarak çalışmıştır. Burada ünlü nakil cerrahı Thomas Starzl ile tanışması hayatını değiştirmiş ve bu yöne yönelmiştir. Bu alandaki tecrübelerinden dolayı 1983’te Wisconsin-Madison Üniversitesi’nin Organ Nakli ve Transplantasyon Bölümü’nün kurucu başkanlığını yapmıştır. Burada yaklaşık 25 sene çalıştıktan sonra ülkemize dönmüş ve Memorial Şişli Hastanesi’nde Organ Nakli, Genel Cerrahi ve Çocuk Cerrahisi Bölüm Başkanı olarak çalışmaya başlamıştır. Şu an ise Koç Üniversitesi Hastanesi’nde Organ Nakil Merkezi’nde bölüm başkanı olarak çalışmaktadır.

1500’ün üzerinde karaciğer nakli ameliyatı yapan Münci Kalayoğlu, dünyada karaciğer nakli yapan ilk Türk doktor olmasının yanı sıra dünya çapında “Yaşayan En Yaratıcı 20 Çocuk Cerrahı”ndan biridir.

Çocukluk, Gençlik Çağları, Ankara Tıp ve Hacettepe Yılları

Daha bebekken dönemin ünlü doktorlarından Albert Eckstein’la yolları kesilmiş ve Eckstein, hayata tutunmasını sağlamıştır. Kalayoğlu’nun hayatında önemli bir yer tutan İhsan Doğramacı da Albert Eckstein’in asistanıydı. Yıllar sonra Eckstein’in kurtardığı o bebek, asistanına asistanlık yapacaktı…

Liseyi pek çok ünlü ismin de mezun olduğu Ankara Atatürk Lisesi’nde okuyan Münci Kalayoğlu’nun babası da Ağır Ceza Reisi olarak Ankara’ya gelmişti. Babası, istemeyerek de olsa girmek zorunda kaldığı siyaset arenasından hoşnut olmayacak ki oğluna sürekli “Politikadan uzak dur, mesleğini en iyi yapmaya çalış. (s. 40)” şeklinde telkinde bulunuyordu.

Böyle bir lise döneminden sonra üniversite sınavlarına hazırlanan Münci Kalayoğlu önce İstanbul Teknik Üniversitesi’nin sınavına girmiş fakat ufak bir hesaplama hatasıyla kazanamamış, ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi (AÜTF) sınavına girip 49. olarak kazanmıştı.

Üniversitedeyken yaşadığı “mezar kazıcılığı” ise anatomi dersinin o dönemler ne kadar da masraflı bir ders olduğunu gösteriyordu. Hatta “Bizim zamanımızda mezarcıya yakalanmadan ne kadar hızlı mezar kazıp iskeleti çıkarırsan o kadar iyi talebeydin. (s. 52)” şeklinde olayı özetleyerek daha sonrasında da bu işin inceliklerini ve taktiklerini mizahi bir dille anlatıyordu. Pek çok enteresan hikayeyle geçen üniversite hayatının bitmesine 5 ay kala yani 1 Şubat 1963’te Ankara’da, uluslararası gündemi de ilgilendiren bir olay yaşanmıştı. Beyrut-Ankara seferini yapan uçak düşmüş ve ortalık savaş alanına dönmüştü. Tarihimize Ulus Faciası olarak geçen bu olayda yaralanan pek çok yolcuya daha mezun olmadan tıbbi müdahalelerde bulunan Kalayoğlu, manzara karşısındaki görüşlerini de şu şekilde dile getirmişti: Ölü ve yaralı yakınlarının nasıl çırpındıklarını gördüm. Doktor olmanın önemini o gün çok iyi kavradım. (s. 58) AÜTF’den her seferinde övgüyle bahseden Münci Kalayoğlu’nun düşüncelerini de şu şekilde özetleyebiliriz: Dünyada bu kadar güzel bir tıp eğitimi alındığını zannetmiyorum. Hepimiz kardeştik. Birbirimize yardım ederdik. Hiç kimse bir diğerini kıskanmazdı. (s. 50)

Diplomasını İsmet İnönü’den aldıktan sonra İhsan Doğramacı’nın yanında Hacettepe Üniversitesi’nde genel cerrahi asistanlığına başlamıştır. Burada Türkiye’ye ameliyat ve cerrahi prosedürlerini getiren -kendi ifadesiyle King of Kings- Prof. Dr. Hüsnü Göksel’le de çalışma imkânı bulmuştur. Çocuk cerrahı olmasını “Hacettepe ve ben birlikte karar verdik. (s. 78)” şeklinde anlatan Kalayoğlu’nun bu vesileyle de Amerika’ya gitmesinin önü açılmıştır. Çünkü oraya giderek formal çocuk cerrahisi eğitimi alacak ve dönüp Hacettepe’deki ilk kadrolu çocuk cerrahı olacaktı. Amerika’dan da kabul aldıktan sonra hazırlıklara başlamış ve bu esnada babasına kan kanseri teşhisi konmuştu. Babasının bu süreçte söylediği “…buna göre gideceksin, buna göre çalışacak ve sonra bunu düşünerek kalkıp gelecek, memleketine hizmet edeceksin. (s. 82)” söz ise Münci Kalayoğlu’nun yurt dışında çekeceği zorluklara karşı adeta bir moral kaynağı olacaktı…

New York, Pıttsburgh

Bu bölümde babasının “Oğluma Öğütlerim” şeklinde başlayıp “Gaye oraya gitmek, ülkene döndüğünde Amerikalının bildiği her şeyi öğrenmiş olmaktır. Geri döndüğünde öğrendiklerini, oranın modern hayatını, ilmini, bilimini bunu memleketindeki insanlarla paylaşmak… Esas gayen bu olmalı. (s. 85)” şeklinde devam eden mektubunun günümüz Türk gençleri için de son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Amerika’da acilde işe başlayan Kalayoğlu tıbbi yeterlilik açısından bir sıkıntısı olmadığı fakat İngilizce açısından çok sıkıntı çektiğini anlatıyor. Ailesiyle bu durumu paylaşınca “Yapamadım.” demenin ne kadar zor olacağını tahmin etmiş olacak ki o günden sonra daha çok sormaya, daha çok gayret etmeye başlamış ve sonunda bu zorluğun da altından kalkmıştır. Türkiye’de cerrahi eğitim almıştı fakat Amerika kuralları gereği müdahale işlemi için yetkisi henüz yoktu. Burada enteresan olan şey daha sonraları organ nakli konusunda dünyada sözü geçen biri olacak Kalayoğlu’nun Amerika’daki ilk “operasyonu” hayatında ilk kez tampon kullanan ve bu esnada muhtemelen cinsel ilişkiye girmiş bir kadının tamponunu çekmek olmuştu… Mount Sinai Hastanesi’ndeki bu serüvenden sonra Pittsburgh Üniversitesi’nin başı Dr. Kiesewetter’in yanında çalışmaya başlamıştır. Hatta bu esnada Vietnam Savaşı’nın çıkıp da pek çok doktorun cepheye gönderilmesi Münci Kalayoğlu’nun burada önünü açmıştı. Buradaki bir safra kesesi taşı ameliyatında gözlemci olmasına rağmen ameliyata müdahale etmesi (bir taşın daha kaldığı konusunda ısrar etmesi) az daha kariyerini bitirecek ve Türkiye’ye dönüşüne neden olacaktı. Çünkü gözlemciydi ve işlerine karışmamalıydı. Bu durum, o dönem Amerika’daki cerrahi bölümün katılığını ve ciddiyetini gösteren bir durumdu. Yine Pittsburgh’ta, ilk defa çocukta yapılan karaciğer naklini görmüş ve 1971’de Türkiye’ye dönmüştür. Artık Sağlık Bakanlığı’nın kadrolu ilk çocuk cerrahıydı…

Türkiye’de Akademisyenlik Yılları, Evlenme, Pıttsburgh’e İkinci Gidiş

Türkiye’ye döndüğünde enteresan bir tez sürecinden geçmiş ve İzmir Belediye Başkanlığı, Sağlık ve Ticaret Bakanlığı yapmış Behçet Uz’un torunu Belkıs Hanım ile evlenmişti. Pittsburgh’e ikinci gidişi o dönem karaciğer nakli yapan fakat organ reddinden dolayı henüz başarıya ulaşamayan ve bu sebeple “İnsan Kasabı” olarak anılan Thomas Starzl’a karaciğer nakli konusundaki ilgisini açmasıyla olmuştu. Thomas Starzl, organ nakli cerrahisi için efsane bir isimdir. Hem ilk başarılı karaciğer naklini yapmasından ötürü hem de siklosporinin (immünsüpresif ilaç) klinik faydasını kanıtlayarak FDA onayını almasından ötürü çok önemli yer tutar. Bir dönem ortalama 7.3 günde bir makale yayınlayarak en üretken bilim insanı olmasının yanı sıra 1999 yılında klinik tıp alanında en çok alıntı yapılan bilim insanı olarak da tanımlanmıştır. Bunun ardından Türk ve Amerikan cerrahları arasındaki kıyaslamayı “…bizimle çalışan birine, tek başına nakil yapabilecek şekilde kendi bildiklerimizi anlatıyoruz, Amerikan cerrahisinde böyle değildir, onlar göstermez, öğretmez. (s. 136)” şeklinde yaparak bu bölümü sonlandırıyor.

Pıttsburgh, Starzl

Münci Kalayoğlu, Pittsburgh’teyken, siklosporinin kullanıma başlanmasıyla nakil ameliyatlarındaki başarı ciddi oranda artmıştı. Böylelikle bu ameliyatlar deneysel ameliyat olmaktan çıkmış ve standart ameliyat kategorisine alınmıştı. Bir dönemin “İnsan Kasabı” Thomas Starzl onca çalışmadan sonra karaciğer naklini literatüre kabul ettirebilmişti. Bu esnada bu işi bilen iki kişi vardı: Münci Kalayoğlu ve hocası Thomas Starzl. Karaciğer görevi itibariyle birden fazla organa bağlı olduğu için ameliyatları hele ki nakil ameliyatları bir tık karmaşıktır. Bir nakil ameliyatında kanayan bölgeye eliyle bası yapan Kalayoğlu’nun elinden, o hengamede, dikiş iğnesi geçiyor. Hasta da sirozlu bir hasta olduğu için Münci Kalayoğlu -kuvvetli ihtimalle- bu sebepten hepatit kapıyor ve erken evrede anlaşılmasıyla da ölümden dönüyor. Başına gelen bu olay ise hekimliğin tehlikeli bir yanını da bizlere gösteriyor. Pittsburgh’deki çalışmalarından sonra Wisconsin-Madison’daki Organ Nakli Bölümü’nün kurucu başkanlığı için çağırılmıştı.

Life Dergisi Kapak Görseli (Eylül 1982)
Karaciğer Nakli: Cerrahide Hayat Kurtaran Atılım
(Elinde Karaciğer Tutan Kişi Münci Kalayoğlu)
Münci Kalayoğlu ve Transplantasyonun Babası Thomas Starzl

Wısconsın-Madıson, Dr. Belzer

Münci Kalayoğlu, artık aranan bir cerrah olmuştu. Nitekim pek çok kez hem normal ameliyat hem de nakil ameliyatı yapmıştı. Belzer’in isteği ve Starzl’ın da tavsiyesiyle Wisconsin-Madison’da 20 sene sürecek başarılarla dolu hayatına başlamıştı. Münci Kalayoğlu Wisconsin’deyken Cerrahi Bölüm Başkanı Belzer, organ naklindeki en büyük sorunlardan biri olan çıkarılan organın nasıl muhafaza edileceği sorusuna çözüm bulmuştu. Ürettiği Belzer Solüsyonu’yla (kendisi isminin verilmesini kabul etmeyince Wisconsin Solüsyonu şeklinde literatüre girmiştir) çıkarılan karaciğer artık daha fazla süre ve canlılıkla muhafaza ediliyordu. Münci Kalayoğlu 1987 Temmuz’unda bu solüsyonu insanlarda kullanan ilk cerrah olmuştu. Bu solüsyonun tam başarıyla uygulandığını belirten Münci Kalayoğlu, Starzl gibi bir otoritenin bu solüsyon karşısındaki düşüncelerini de şu şekilde anlatıyor: Düşünün birçok yazı var, birçok araştırma var, makale var, çalışma var ve Starzl için hiçbirinin önemi yok, bir Türk doktoruna soruyor. (s. 168) Gerçekten de Starzl kendi anılarını anlattığı Puzzle People kitabında bu durumu şöyle anlatmıştı: Kalayoğlu 1981-83 yıllarında ekibimizle çalışmıştı ve güvenilir bir uzmandı. Cevabım basitti “Sana inanıyorum Münci.” dedim. Starzl gibi bir otoritenin, bizden bir insan hakkındaki bu yaklaşımı bizler için ne kadar da gurur verici bir durum… Münci Hoca, Wisconsin’deyken aralarında yapışık ikizleri ayırdığı, Sadri Alışık’ın karaciğer naklini yaptığı, 39 saat ile dönemin en uzun süren ameliyatı gibi ameliyatlar olan pek çok başarılı ameliyat gerçekleştirmiştir. Bu dönemde diğer bir gurur verici olay ise Cerrahinin İlkeleri (Principles of Surgery) isimli kitabın yazarı Seymour Schwartz, Buffalo’daki ilk karaciğer nakline özel olarak Münci Hoca’yı da çağırmıştı. Tabii bunların yanında “ufak bir karışıklıkla” kaybettiği bir ilk var: Kıtalararası yapılan ilk organ nakli. Nakil başarıyla yapılıyor ama sonrasında eğitime gelen Japon asistan hastaya yanlış ilacı verince hasta ölüyor ve bu basit hatayla elden gitmiş oluyordu…

Folkert Belzer ve Münci Kalayoğlu

Sonuç Yerine

Münci Kalayoğlu, 2006 yılında, Amerika’daki başarılarla dolu onlarca yılın ve binlerce ameliyatın ardından ismini cerrahi tarihine yazdırmış bir şekilde ülkesine geri dönmüştü. Sadece bu mesleğin içindeki insanların değil diğer insanların da -özellikle gençlerimizin- bu kitaptan öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyor ve okumalarını tavsiye ediyorum. Münci Hoca’nın gelecek nesiller için söylediği “Bu ülkeye genç, yetenekli ve kendini mesleğine adamış cerrahlar lazım. Ruhunda insan sevgisi olan bu iş için kolları sıvaması lazım…” şeklindeki tavsiyesinin de bu mesleği yapmak isteyen herkesin göz önünde bulundurması gerektiğini düşünüyorum. Çabanın, emeğin ve bu mesleğe gönül vermenin çok güzel bir temsili olan Münci Hoca’ya, Türk insanın yapabileceklerini gösterdiği için kendi adıma teşekkür ediyor ve uzun ömürler diliyorum.

Yazımızı organ bağışlamanın ve naklinin ürpertici ama bir o kadar da hayat kurtarıcı etkisini gösteren şu sözle sonlandırmanın uygun olacağı kanısındayım: Dört kişi geldiğimiz Rochester’dan biri kutuda olmak üzere beş kişi ayrılıyorduk…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s