SAĞLIK

Uyumsuz Hayal Kurma Sendromu (Maladaptive Daydreaming Sendrome)

Bu yazıyı 3 dakikada okuyabilirsiniz.


Hayal kurmak, insanların neredeyse hepsinin yaptığı ve hayatlarında sahip olamadığı veya sahip olmayı arzuladığı, bu uğurda çaba harcadığı şeylerin gerçekleştiğini düşünmesi sonucu oluşan bir durumdur.  Çoğu psikiyatr özellikle bebek ve çocukların hayal kurmasının onların yaratıcılığını ve zeka seviyesini geliştireceğini belirtir. Ancak kurduğumuz bu hayaller bizi gerçeklikten koparıyor ve hayatın doğal akışından geri kalmamıza neden olacak kadar yoğun hale geliyorsa, oluşan bu duruma da Maladaptive Daydreaming Syndrome (MDS) deniliyor. (MDS’in Türkçe karşılığı ise uyumsuz hayal kurma anlamına gelmektedir.)

Resim 1: Uyumsuz Hayal Kurma Sendromu

Beynimiz özellikle geçmiş ile ilgi hayal kurarken hafıza merkezimiz olan hippokampüs, beynin düşünme faaliyetlerini yöneten frontal korteksle iş birliği yaparak hayalleri ortaya çıkartır. Hatta beynin hipokampüsünde oluşacak bir fonksiyon kaybı insanlarda depresyona yol açmaktadır. Çünkü insan psikolojik olarak hatırlayamadığı şeyler karşısında strese kapılır ve dolaylı olarak depresyon başlangıcı olur. Ayrıca hipokampüste insanın kendisinde değerli olan güzel anıların kaybolması, onları hatırlayamaması da onu depresyona sokacaktır. Fakat MDS’de hipokampüste bir fonksiyon bozukluğu yoktur. Aksine geçmişte yaşanan olayları, diyalogları birebir veya benzer (paralellik içeren) olayları, farklı versiyonlarını hayal etmeyi veyahut da hiç yaşanmamış diyalogları – senaryoları hayal kurabilme durumu mevcuttur. 

MDS, hayatının belli dönemlerinde ciddi depresyon yaşamış kişilerde (obsesif-kompülsif eğilimi olan kişilerde de gözlemlenmektedir), bu depresif ruh halinden kaçınmak amacı ile beynin insanları soktuğu bir nevi kaçış yoludur. Patrick Rothfuss’ın da dediği gibi  “Zihin, bazen, öyle bir darbeyi işler ki onu kendi izolasyonunda gizler. Bazen, gerçeklik sadece acıdır ve bu acıdan kaçmak için, zihin, gerçekliği terk etmek zorunda kalır.” MDS’de tam olarak beynin bu felsefeyi işlemesi sonucunda oluşan bir durumdur. Ancak bu durumun getirdiği bazı negatif durumlar vardır. Bunlardan en belirginleri; günlük hayattaki rutinlere yetişememe ve sosyal hayattan kopmaktır. Bunlara ek olarak çok sık hayal kurma eğilimi göstermeleri, hayalleri esnasında kendi kendilerince konuşmaları, ses, jest ve mimiklerle içinde oldukları hayali imite etmeleri de sık gözlemlenen bulgulardandır. Gece uyumakta zorluk çekme, odaklanamama, dikkat bozukluğu, asosyalliğe meyil ve uzun süre boyunca (saatlerce) kontrolsüzce hayal kurma gibi belirtiler de gözlenmektedir. 

Resim 2. Uyumsuz Hayal Kurma Sendromu, psikiyatrik bir fenomen olup günlük işlerin aksamasına neden olabilecek yoğunlukta hayal kurmak anlamına gelmektedir.

MDS hastaları bu içinde bulundukları durumu biliyorlardır. Kurulan hayallerin gerçek olmadığını ve bu hayallerin daha önceden yaşanmış veya hayatlarındaki benzerlik gösteren olayların yaşanması sonucunda tetiklenmiş hayaller olduğunun farkındadırlar. Hastalar durumlarının farkında olduklarından dolayı, hayallerin gerçekliğinin olmadıklarını bildiklerinden, şizofreniden tamamen ayrılmaktadırlar. Bu sebeple psikiyatrlarca Maladaptive Daydreaming Syndrome (MDS) bir hastalık olarak kabul görmemektedir.

Uyumsuz hayal kurmayı teşhis etmek için herhangi bir yöntem bulunamamıştır. Dr. Somer ise Maladaptif Daydreaming Scale’i geliştirmiştir. MDS Scale, kişinin uyumsuz hayal kurup kurmadığını deneyip denemediğini belirlemek için yardımcı olabilir. “MDS Scale” 14 bölümlük bir ölçek olup uyumsuz hayal kurmanın 5 özelliğini değerlendirmektedir. Bunlar;

  • Kurulan hayallerin içeriği (detayı)
  • Bir kişinin hayal etme yeteneğini kontrol etme becerisi
  • Hayal kurmanın neden olduğu rahatsızlık derecesi
  • Bir kişinin hayal kurmanın algılanan yararları
  • Hayal kurma yetisinin günlük yaşamı ne derece etkilediği ve hayal kurma belirtilerini ne sıklıkla yaşadıklarını değerlendiriyor.

MDS puanlarına dayanarak hastalardaki bozukluk derecelendirmesi yapılmaya çalışılmaktadır ve bu puanlara dayanarak hastalardaki obsesif-kompülsif bozukluklar, depresif eğilim, dikkat eksiklikleri vb. bulgular tespit edilebilir. 

MDS adına bulunmuş kesin bir tedavi şu aşamada yoktur; ancak bu durumlarda özellikle kişilerin sosyalliğini arttırması, bireyin hayata olan bağını artırması adına önem arz etmektedir. Ayrıca kişiden zaman kontrolünü, faaliyetlerini düzenlemeyi ve sağlıklı yaşam için gereken alıştırmalarını arttırması istenmesi de kişinin gerçekliğe olan bağlarını kuvvetlendirmektedir. Kişiyi hayata bağlayan, onu mutlu eden kişilerle daha sık görüşülmesi ve onu mutlu eden olayların daha sık yapılması istenmektedir. Tüm bu istenenlerin temel sebebi hastayı günlük yaşantıya entegre etmek, onu hayallerinden uzaklaştırabilmektir. Ayrıca görülen hayalleri tetikleyen faktörler neler ise onlardan uzak durmaları önerilir. (Müzik bu konuda çok ciddi bir stimülatör görevi görmektedir) Bu tip farmakolojik olmayan yöntemler dışında ayrıca serotonin salınımını artırıp obsesif kompülsif bozukluğun tedavisinde kullanılan bazı ilaçların (fluvoksamin) da uyumsuz hayal kurma sendromu (maladaptive daydreaming syndrome) hastalarında hayal görülmesini kontrol altına aldığı belirlenmiştir. Ancak bu ilaçların yan etkileri, “kara kutu etkisi” yapmakta ve hastaların intihara eğilim göstermeleri sebebi ile bu ilaçlar henüz tercih basamaklarında ilk sırada kabul edilmemektedir. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s