SAĞLIK

Diyabet

Bu yazıyı 5 dakikada okuyabilirsiniz.


Çağın hastalıkları arasında en ön sıralarda yer alan diyabet (şeker hastalığı), ölümcül birçok hastalığın oluşumunda birinci sırada rol oynayan ve dünyanın her yerinde çok yaygın olarak görülen bir hastalık türüdür. Diyabet özellikle ülkemizde sıkça rastlanan ve yaygınlaşan, fast-food işletmelerinin de etkisi ile insanlarda etkisini iyiden iyiye artıran, yaygınlaşan bir hastalıktır. Hastalığın tam adı olan Diabetes Mellitus, Yunanca’da şekerli idrar anlamına gelir. Kandaki şeker seviyesinin normal değer aralığı olan 70-100mg/dL değerinin üstüne çıkıyor olması genellikle diyabet belirtisidir. Hastalıkta kan şekerinin normal değer üzerinde olmasının birçok sebebi vardır ama özellikle ülkemizde en sık rastlanan diyabet sebebi yeme bozukluğudur. Aşırı, sık ve fazla yemek yeme, düzensiz beslenme gibi etmenler yemek bozukluklarına ve yemek bozuklukları da diyabete yol açmaktadır. Ayrıca diyabet sadece yeme bozukluğu ile değil, hareketsiz yaşam tarzı, hormonal, genetik, tümör kaynaklı ve başka birçok durum ile gözlemlenen direkt olarak ölümcül olmasa da birçok ölümün en yaygın alt sebeplerinden biri olan bir hastalıktır. Çünkü diyabet vücutta özellikle anti-inflamatuar (bağışıklık sisteminin etkisini azaltıcı) etki yaptığından, diyabeti olan hastalarda vücut hastalıklarla mücadele etmede zorluk yaşar.

Diyabetin Sebepleri

Diyabet yaygın olarak 2 çeşitte görülmektedir, tip 1 ve tip 2 olarak. Hem tip 1 hem de tip 2 diyabette görülen ortak özellik kan şekerinin yüksek olmasıdır. Yani hastaların temelde diyabet sebepleri farklı olsa da kan şekerinin yüksek olması durumu ortaktır. Yüksek kan şekeri durumu ise vücudumuzdaki birçok organda problem ortaya çıkarmaktadır.

Tip1 diyabet hastası kişilerde insülinin pankreastan sentezlenmesinde problem yaşanır. İnsan bağışıklık sisteminin otoimmün (bağışıklık sisteminin kendi vücut hücrelerine zarar vermesi) olarak pankreastaki insülin salgılayan Beta hücrelerine hasar vermesi sonucunda, insülinin sentezlenip salgılanması bloklanmış olur ve insülinin vücutta görevi olan kan şekerini düşüremediği görülür. Bu durumda da hastanın artan kan şekerine karşın, vücut yeterli insülini salgılayıp kan şekerini normal seviyelere düşüremediğinden hastalarda hiperglisemi dediğimiz yüksek kan şekeri durumu oluşur.

Tip 2 diyabet hastalarında ise hem uzun yıllar yeme bozukluğu hem de ailesinde diyabet olması gibi durumlar hastalığın görülme sıklığını arttırır. Çünkü vücutta her yemek sonrasında kan şekeri arttığından, bunu dengelemek adına insülin salınımını artar. Artan insülin, kan şekerini düşürmek adına vücuttaki glikoz üretimi sağlayan tepkimeleri inhibe eder, glikozun hücrelerce kullanımını artırır ve sonucunda kan şekeri düşer. Fakat bu yemeklerin düzeni olmazsa (yani sık, zamansız ve aşırı derecede gerçekleşirse) zamanla vücutta insüline karşı tolerans oluşur. Yani üretilen insüline karşı vücut tepki veremez ve kan şekeri yüksek olmaya başlar.

Hormonal bozukluklar olarak vücudumuzda birçok etkisi bulunan tiroid hormonunun (insan vücudunda mental ve fiziksel gelişimi sağlama, metabolizmayı düzenleme vb. etkileri olan bir hormon) eksikliği vücudumuzda metabolizmanın düşük olmasına, kalp ritminin düşmesine, vücutta yağ yakımının düşmesine ve dolayısıyla obeziteye neden olur ve bununla birlikte de tip2 diyabete yol açabilir.

Cushing Sendromunda da fazlaca kortizol üretimi olur. Kortizol hormonu da vücudumuzda kan şekerinin yükselmesine sebep olurken, aşırı ve uzun süreli kortizol hormonu salınımı da yine diyabete yol açmaktadır. Kortizol hormonu, vücudumuzda adrenal korteks denilen böbrek üstü bezlerden üretilen steroid yapılı bir hormondur. Bu hormon vücudumuzda özellikle strese bağlı üretilse de bazı patolojik durumlar sonucunda da fazlaca üretimi gerçekleşebilir. Mesela tümöre dayalı aşırı kortizol salgılanımı sık görülen Cushing Sendromu sebeplerinden biridir. Adrenal korteksteki kortizol üretiminin gerçekleştiği hücrelere baskı yapan tümörler, kortizolün fazlaca salınmasına yol açarlar ve fazla kortizol salınımı da vücutta kan şekerinin yükselmesine yol açar.

Diyabetin Zararları

Kan şekerinin yüksekliğinden neredeyse tüm organlar etkilenir. Diyabet ve diyabete bağlı vücutta birçok hastalık gözlemlenmektedir. Uzun süre yüksek seyreden kan şekeri; kardiyovasküler sistem, sinir sistemleri, böbrekler ve gözler başta olmak üzere tüm vücutta kalıcı hasarlara yol açar. Diyabetin yol açtığı, kalbi besleyen koroner damarlardaki ateroskleroz denilen damar içi daralması en çok ölüme yol açan sebeplerin başında geliyor. Kalpte enfarktüs yani kalbi besleyen koroner atardamarın tıkanması sonucu gelişen doku ölümü, kalp krizi ve/veya kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Diyabetik hastalarda kalp krizi geçirme ihtimali, normal bir insana oranla çok daha fazladır.

Bunun dışında, görme kaybı, böbrek yetmezliği (özellikle diyabet hastalarında artan lipit seviyelerine dayalı oluşan hipertansiyonun, böbrek dokusunda tahribata yol açması sonucu oluşur) ve sinir sistemi hastalıkları (Diyabetik sinir hastalığı, bacaklarda ve ayaklarda duyu kaybına yol açabilir. Bacak amputasyonlarında kaza dışı nedenlerin başında maalesef diyabet gelmektedir.) da diyabetle beraber ortaya çıkan ve en sık gözlemlenen bulgular arasında yer almaktadır.

Diyabet Tedavisi ve Önlemler

Diyabetten korunmak için yapılması gerekenler öncelikle dengeli beslenme programına sahip olmak, sık spor yapmak ve bol su tüketmektir. Diyabet hastalarına uygulanan tedavilerde ise diyabetin tiplerine ve oluşum sebeplerine göre değişiklik göstermektedir. Tip 1 diyabette insülin üretilemediğinden insülin tedavisi uygulanmaktadır. İnsülin tedavisi ile düzenli beslenme tedavisi de dikkatle uygulanmalıdır. Hastanın diyeti, doktor tarafından gereken miktarda insülin dozunda ve alınımı gereken karbonhidrat planına göre planlanır.

Tip 2 diyabetli bireylerde ise tedavi, beslenme düzeninin oluşturulmasının yanı sıra genellikle hücrelerin insülin hormonuna duyarlılığını artırmaya veya doğrudan insülin hormonu salınımını artırmaya yönelik oral veya enjeksiyon ile antidiyabetik ilaçların kullanılmasını içerir.

Cushing Sendromunda sıkça gözlemlendiği gibi tümöre bağlı oluşan patolojik durumların sebep olduğu diyabet tedavilerinde ise cerrahi müdahele ile o tümörün veya lezyonun alınımı ve sonrasında uygulanan diyet ile gerçekleştirilir.

Tiroid gibi metabolizmayı, dolaşım sisteminin etkinliğini ve yağ yıkımını hızlandıran hormonların eksikliğine dayalı diyabet oluşumlarında da bu eksikliklere sebep olan etmenlerin tedavisi ile diyabet tedavileri gerçekleşmektedir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s