Hatırat, Kitap, SAĞLIK, İNCELEMELER

İki Doktor Bir Yolculuk

Bu yazıyı 7 dakikada okuyabilirsiniz


İki Doktor Bir Yolculuk, Amerikalı doktor Warren Winkler’ın 1959 – 1967 yılları arasında Kayseri/Talas’taki Amerikan Kliniğinde, dönemin Türkiyesi’nin sağlık hizmetleri açısından zor şartlarında Tohtur Salih ile verdikleri mücadeleyi anlatan kitaptır. Kitap o dönem Winkler’in tuttuğu tıbbi kayıtlar ve günlükleri, ayrıca Tohtur Salih’in günlüklerini içermekte olup Winkler’in günümüzün bakış açısıyla o zamanı değerlendirmesini de barındırmaktadır. Kitap, içerisinde o dönemin hastaları, hasta yakınları, köy halkı, köylerin ve kliniğin durumunu içeren birçok görsel bulundurmaktadır. Fotoğrafların tamamı Dr. Winkler tarafından çekilmiştir.

Yazımı kitabın akış sırasına uygun olarak ilerleteceğim, bu yüzden öncelikle iki doktoru tanıtarak başlamak istiyorum.

Tohtur Salih Tokgöz

Salih Tokgöz 1 Mart 1921’de Kayseri’nin İşbile Köyü’nde doğmuş, daha 1 haftalıkken babası İstiklal Harbi’nde hayatını kaybetmiş. Annesi ile Salih geçimlerini diğer köylülerin tarlalarında çalışarak ve köylülerin çeşitli yardım/destekleriyle sürdürmüşler. Oldukça fakir ve zorlu bir çocukluk geçirmiş olan Tohtur Salih, 19 yaşında askere gittiğinde sıhhiye bölümüne alınmış. Oldukça meraklı olan Salih burada yanında çalıştığı doktorlardan olabildiğince fazla şey öğrenmeye çalışmış. 23 yaşında köyüne geri döndüğünde de işte bu yüzden köy halkı tarafından Tohtur (doktor) Salih olarak anılmaya başlamış. Artık köydeki sağlık sorunları ilk olarak ona danışılıyormuş. İnanılmaz büyük bir gayretle bütün köydeki her türlü hastalıkla ilgilenmeye çalışmış.

Dr. Winkler de kendisine gelen hastalardan Salih’in adını sık duyduğunu ifade ediyor. Salih 38 yaşındayken bir gün nihayet kendisinin yanına hasta olarak geldiğinde Winkler ona yanında çalışmasını teklif ediyor ve ikilinin arasındaki ilişki de böylece başlamış oluyor.

Doktor Warren Winkler

Warren Winkler 1 Nisan 1928’de ABD’de dünyaya geldi. Mütevazı bir ailenin tek çocuğu olan Winkler, çocukluğunda gazete dağıtımı, çim biçme gibi işlerde çalışarak ilerideki eğitimi için para biriktiriyordu. 15 yaşına geldiğinde kendisini 2. Dünya Savaşı’nın tam ortasında buldu. Bu yaşında askere alındı ve yalnızca 6 haftalık eğitimle orduda bir elektrik teknisyeni olarak göreve başlatıldı. 19 yaşına kadar askerde kaldı, sivil hayatına döndüğünde ilk düşündüğü şey üniversite eğitimiydi.

Winkler kitabında tıp eğitimini seçmesinin sebebini, hem bilime olan ilgisine hem de insani sorunları çözmeye oldukça istekli oluşuna bağlıyor.

Bundan sonra bir süre daha üniversite eğitimi için para biriktirmek amacıyla taksi şoförlüğü, bahçe bakımı ve sıhhi tesisat gibi çeşitli işlerde çalıştı. Nihayet 24 yaşında 4 yıl sürecek olan tıp eğitiminin ilk basamağına Michigan Üniversitesi’nde başladı. Warren Winkler bu sırada sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu bir yerde çalışmayı kafasına koymuştu. Cemaat Kilisesinin misyonerlik faaliyetleri kapsamında Türkiye’ye gitmeye karar verdi. Fakat Kilise Misyonu kendisinden sağlık ocağında tek başına olacağı için 2 yıllık cerrahi ihtisas yapmasını istedi. Yazının sonraki bölümlerinde de göreceğimiz üzere bu ihtisas Dr. Winkler’a Talas’taki görevi boyunca oldukça yardımcı oldu.

Öncelikle Amerika’da, daha sonra da İzmir Amerikan Kolejinde eşiyle birlikte yoğun Türkçe kurslarına katıldılar. 32 yaşına geldiğinde artık Talas Amerikan Kliniği’nde 20 tane köyden gelen hastalara doktorluk yapmak için hazırdı.

Dr. Winkler kitabı yazarken kronolojik sıra yerine, çeşitli başlıklar oluşturarak hatıratlarını bu şekilde kategorilere ayırmıştır. Ben de yazıyı kitabın sırasına uygun olarak devam ettireceğimden, okuyucudan kronolojik sırayı göz ardı ederek asıl konuya odaklanmasını rica ediyorum. Başlıklar altında Winkler’in verdiği birçok vakalardan benim en çok dikkat edilmesi gerektiğini düşündüklerimden bazılarını sizlerle paylaşarak çeşitli görüşlerimi belirteceğim.

Talas’taki kliniğin, çevresindeki 20 köye hizmet verebilme yetkisi bulunuyordu. Köylerin mesafesi genellikle 2-8 saat arasında değişmekteydi ve ulaşım şekli çoğunlukla yürümekti. Bu zor koşullarda hastalar genellikle hastalıkları iyice kötüleşmeden bu kadar uzun ve çetrefilli bir yolculuk yapmıyorlardı. İşte 1960’ların Anadolu kırsalındaki bu zor şartları Amerika’lı genç bir doktorun gözünden görme fırsatı karşımızda duruyor.

Dr. Winkler: Sağlık hizmetlerinde mahremiyeti sağlayamadığımız zamanlar da oldu.

Kayıtlar ve Diyalog

14 Mart 1959

Dr Winkler hasta bir kadını görmek üzere bir köye çağırılır. Hasta mağarada yaşamaktadır. Belden aşağısı o zamanlarda Anadolu’da çok yaygın olan Pott hastalığı (omur tüberkülozu) nedeniyle felçlidir ve kadın son 1.5 yıldır mağaranın dışına çıkmamıştır. Üstelik 8 aylık hamiledir ve Dr. Winkler muayene esnasında zatürresi olduğunu fark eder.

İşte bu vakada Winkler’in yaptığı ve yapabileceği tek şey antibiyotik ilaç ve iğneleri reçete edebilmekti. Hem de tüm aile gözlerinin içine bakarak kendisinden bir mucize beklerken. Ne çaresizlik ama!

30 Ocak 1961

Çevre köylerden bir tanesinden iki ağır hasta için Dr. Winkler’e çağrı yapılır. Tohtur Salih ile birlikte okulun eski cipine binerek yola koyulurlar. Köy sapağına geldiklerinde yaklaşık 10 tane köylüyle karşılaşırlar. Bütün gün sapaktan köye kadar olan yolun karlarını temizlemiş ve doktorları beklemeye koyulmuşlardır. Köylüler köye gidip gelinirken yolda veya arabada çıkan sorunlarda kesinlikle doktorlara müdahale ettirmeyip tüm işi kendileri halleder. İki hasta için köye gelen Dr. Winkler o gün 8 hastayı muayene eder.

Hastalar ulaşımın bu kadar zor olduğu zamanlarda ölüme yaklaştıklarını gerçekten hissetmedikleri sürece kışın ortasında doktora gitmiyor/gidemiyorlardı. Dr. Winkler’in o gün 8 hastayı muayene etmesi de işte bundan kaynaklanıyor. Kendisi de zaten kitapta 1 hasta için gideceği köylerde ortalama 10 hasta muayenesi için süre geçireceğini hesap ederek yola koyulduğunu söylemektedir. O dönem; köylülerin belki doktora ulaşımın zorluğundan, belki de Dr. Winkler ve Tohtur Salih’in köylülerle iyi ilişkilerinden dolayı iki doktora nasıl büyük hürmet gösterdiklerini de yine bu anı vasıtasıyla görmüş oluyoruz.

İlk defa doktora gelen, ileri derece tümöre sahip bir kadın

Çocuk Felci

Henüz aşının yaygınlaşmadığı bu vakitlerde çocuk felci vakaları Talas Kliniği’nde en sık rastlanan şeylerden biriydi. Klinikte hasta çocuklar için yürüme cihazları yapılıyordu. Marangozlar ve klinik çalışanları ortak bir çalışmayla bu aletleri ortaya çıkarıyor ve çocukların yürüyebilmesine imkan sağlıyordu.

Dr. Winkler bu durumu şöyle ifade ediyor: “Bu yürüme cihazlarını biz yapmazsak yapacak başka biri yok. Biz yardımcı olmazsak bu çocuklar asla yürüyemeyecek.”

Klinik Bakım

Klinikte çalışan Izzy Hemşire’ye özellikle dikkat çekmek istiyorum. Çünkü kendisi ünlü yazar Ernest Hemingway’in kuzeni.

Klinikte birkaç hemşire, Tohtur Salih ve Dr. Winkler bulunmaktaydı. Dr Winkler’in eşi olan Mary Lou Winkler ise Talas Koleji’nde öğretmenlik yapmaktaydı ve cumartesi günlerini şehir çocuklarıyla birlikte gezici kütüphanelerini köylere götürmekle geçirmekteydi. Bu iş için kendi okulundaki ayrıcalıklı çocukları ikna etmiş ve bir kulüp kurmuştu.

Klinik bakımda en önemli noktalardan bir tanesi tedavinin devamlılığıdır. Birçok hastalık uzun süreli tedavi gereksinimine ihtiyaç duymaktadır. Tedavinin devamlılığı da hastanın uyumuna bağlıdır. Eğitimli kişilerde bu büyük bir sorun teşkil etmez. Fakat o dönem, Talas kırsalında bu  durum tedavi üzerinde çok büyük bir fark yaratıyordu.

Dr. Winkler bir hastasına tedavi için 2 hafta boyunca diyet yapmasını ve verdiği ilaçları kullanmasını, iki hafta sonra da kontrole gelmesini söylediğini; fakat hastanın ilaçları kullanmayıp, diyet dahi yapmadan 2 hafta sonra tekrar kendisine geldiğini anlatıyor. Hastanın tedavi olmayı “doktora gelmek” sanıyor olması gerçekten şaşılacak şey.

Zaten çok büyük bir önem arz eden “doktor & hasta ilişkisi” nin bu şartlardaki ehemmiyeti düşünebileceğimizden çok daha fazladır. Hastanın doktora güven duyması tedaviye uyumunu çok büyük ölçüde etkilemektedir. İşte bu yüzden hastayla iyi bir ilişki kurmak doğrudan hastanın yaşayıp yaşayamayacağına tesir etmektedir.

18 Ağustos 1961

Üç yıl önce eşekten düşerek kalçasını kıran bir kadın hasta ilk defa kırığını bir doktora göstermek üzere Dr Winkler’e başvurur. Topallayan kadının bacaklarında bir de iltihaplar vardır. İltihapların sebebi köyündeki şifacının, ağrının kanla birlikte akıp gitmesini sağlamak amacıyla kadının bacaklarında kesikler açmasıdır.

Kötü sağlık hizmetlerinde yöresel tedavilerin uygulanmaya çalışılmasında şaşırılacak bir şey yoktur. Bu tedavilerin çoğu daha önceden benzer şikayetlerin düzeltilmesinde kullanılmış olduğundan, yine aynı sonucu vereceği düşünülerek uygulanır. Fakat belirli bir mantığa dayanmayan bu yöntemler bazen hayat boyu sürecek başka hastalıklara/yaralanmalara da yol açabilmektedir. İşte bu yüzden birinci basamak sağlık hizmetlerinin dünyadaki her insan için ulaşılabilir kılınması elzemdir.

Çocuk Sağlığı

24 Ekim 1961 (Gün Gibi Ortada)

Dr. Winkler: Bugün oğlum Barth ile yaşıt on dört aylık bir çocuk gördüm. Sadece 4.5 kg ağırlığındaydı ve oyuncak bir bebekle aynı boydaydı. Ağırlığı 13 kg ve boyu normal olan oğlum ile birlikte bir fotoğraflarını çektim.

Her ikisi de 4 yaşında olan iki erkek çocuğu. (sağda Barth Winkler)

Bebek ölüm oranlarının çok yüksek olduğu bu zamanlarda ölüm sebepleri genellikle enfeksiyonlardı. Fakat dünyanın, hatta şehrin farklı bölgelerinde iyi beslenen bu yüzden de bağışıklık sistemleri güçlü çocukların bu enfeksiyonlarla mücadelesi çok daha kolay oluyordu. Fakirlik, aile planlaması eksikliği ve ebeveynlerin geleceklerini güvence altına alma istekleri gibi faktörler çok fazla çocuk sahibi olunmasına, olan çocukların da yeterli beslenememesine yol açmaktaydı. Genellikle 6 yaşına kadar sağ kalabilen çocuklar bu yaştan sonra hayatlarına normal bir şekilde devam ediyorlardı.

Bu tür ölümlerin önlenmesi, hastalığın tedavisinden ziyade “koruyucu hekimlik” denilen, insanların eğitilmesi ve bilgilendirilmesine dayanmaktadır.

Sağlıklı Çocuk Klinikleri

Koruyucu hekimlik adına yerel halkın bilgilendirilmesi için klinik çalışanları 1962 senesinde bir çalışma başlattılar. Gittikleri köylerdeki ilkokulları günlük eğitim vermek için kullanıyorlar, anne ve babalarla birebir konuşmalar gerçekleştirerek “Çocuk nasıl beslenmelidir?”, “Modern bebek bakımı nasıl olmalıdır?” gibi soruların cevaplarına yoğunlaşıyorlardı. Proje yoğun bir taleple karşılaşmaktaydı. Daha sonra çok daha fazla köye ulaşılması hedeflenerek Kayseri’deki diğer doktorların eşleri de programa dahil edildi. (Dr. Winkler çok yoğun olduğundan koruyucu hekimlik eğitimleriyle onun da eşi “Mary Lou Winkler” ilgilenmekteydi.)

Kadın Sağlığı

Dönemin şartlarında tahmin edebileceğiniz gibi kadının hayattaki değeri/rolü doğurganlık “yetenekleriyle” ölçülüyordu. Erkek çocuk sahibi olmakta sorun yaşayan kadın, eşinin kuma getirmesine sık sık şahit olabilmekteydi.

12 Nisan 1960

1. eşiyle yedi, 2. eşiyle üç yıllık evli olan bir adam eşleriyle birlikte doktora gelir. Çocuk doğurmadıkları takdirde 3. bir kişiyle evlenme tehdidinde bulunmaktadır. Muayene sonucunda Dr. Winkler adamın menisinde sperm olmadığını fark eder.

Kadının rolü doğurganlık üzerine biçildiğinden, bir sorunla karşılaşılması durumunda problemin her zaman kadında olduğu düşünülmektedir. Daha çocuk yaşta evlenen kadınlar sürekli doğum yapmak, bu çocuklarla ve evin işleriyle ilgilenmek zorundadırlar. Dr. Winkler bir anısında 20 yaşında 6 kere doğum yapmış ve yaşayan 4 çocuğu olan bir kadından bahsetmektedir.

Kitap Hakkında Görüşlerim

Kitabın bundan sonraki kısmında “Köy Hayatı”, “Hayatı Değiştiren Olaylar” ve “Sonraki 50 Yıl” başlıklarıyla birlikte üç parça daha bulunmaktadır. Yazımı daha fazla uzatmamak için bunlardan bahsedemeyeceğim.

Dönemin sağlık sistemi açısından zor şartlarını yalnızca kulaktan dolma bilgilerle değil de, o meşakkatli yollardan geçmiş iki yol arkadaşının ağzından duymak oldukça etkileyici. Yalnızca 60 yıl içerisinde bu kadar büyük bir değişimin gerçekleştiğini görmek gerçekten de çarpıcı. Ayrıca Dr Winkler’in o dönem çektiği fotoğraflara kitap içerisinde bol bol yer vermesi, zor şartları derinden hissetmemizi sağlıyor. Yalnızca görsellerin bile kitaba bir belgesel havası kattığını söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum ve İki Doktor Bir Yolculuk, bence sırf barındırdığı görseller için dahi edinilmesi gereken bir kitap.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s