Bu yazıyı 3 dakikada okuyabilirsiniz.
“Ya Zaman Var Olmasaydı?” isimli kitabında ünlü İtalyan bilim adamı Carlo Rovelli, kuantum fiziğini anlatmıştır. Bunun yanı sıra yazar, fiziğin geçmişten günümüze doğru evriminden, kendi hayat tecrübelerinden, felsefeden ve modern bilimin dünyayı nasıl yorumladığından da bahsediyor.
Arayış Zamanları
Yazar kitaba çocukluk ve gençlik yıllarını etkileyen etkenlerden ve arayışından bahsederek başlıyor. Gençken tüm dünya onu büyülüyor. Zeki ve ölçülü bir mühendis olan babası ve araştırmalarına yardımcı olan annesi, onun hayata merakla bakmasını sağladığını söylüyor.
Lise zamanında her otoriteyle tartışıyor, yetişkinlere ve özellikle de öğretmenlere güveni çok az.
Yazarın gençlik zamanlarında kafası da çok karışık. Hiçbir şeye kesin diyemiyor, hiçbir değerde kendini bulamıyor.
Arkadaşlarıyla birlikte dönemin ilk özgür radyolarından olan Radyo Alice’yi kuran yazar, 2 arkadaşıyla 70’li yılların sonlarındaki İtalyan öğrenci başkaldırısını anlatan kitabı yazıyor.
Dünyayı değiştirmek isteyen yazarın hayalleri bastırılıyor çünkü üniversite zamanlarında okul arkadaşları statü ve para kazanma uğruna ortak hayallerinden vazgeçiyor. Ancak üniversite yıllarında bilimle tanışıyor ve bilimde sınırsız bir özgürlük ve macera görüyor. Yeni dünya kurma hayalini yitirse bile kendisine keşfedilmeyi bekleyen bir dünyayı sunan bilime sevdalanıyor.
Fiziğin İçler Acısı Hali
Fiziğin içler acısı halde bulunduğunu söyleyen yazara göre 20. yüzyılın büyük bilimsel temeli “kuantum mekaniği” ve “genel görelelik” olmak üzere 2 bileşenden oluşur. Kuantum mekaniği, madde hakkında bildiklerimizi; genel görelelik ise uzay ve zaman hakkında bildiklerimizi kökten değiştirdi.
Ancak bilim camiasına göre ortada büyük bir sorun vardı: Modern fizikte büyük devrim yapan bu iki teori birbiriyle çelişiyormuş gibi duruyordu. Kuantum mekaniği, genel görelilik tarafından yanlışlanan uzay ve zaman kavramlarını kullanıyordu. Aynı şekilde genel görelilik, kuantum mekaniği yanlışlanan madde ve enerji kavramlarını kullanıyordu. 2 teorinin eşzamanlı olarak uygulandığı gündelik bir fiziksel durum yoktur. Her iki teorinin uygulandığı durumları (çok küçük uzaklıklar, bir karadeliğin ömrü, evrenin ilk anları gibi) inceleyecek teknolojiye sahip değiliz. Yazara göre bu 2 teoriyi birlikte nasıl kullanacağımızı bilmedikçe dünyayı yorumlamada ve düşünmede global bir çerçeveden yoksun kalıyoruz. Böyle düşündüğü için yazar, üniversite hayatının son yıllarında, hayatını bu 2 teoriyi uzlaştırmaya adamaya karar verir.
Yazar kitabının devamında Newton fiziğini, Faraday ve Maxwell’in elektromanyetik alan üzerine çalışmalarını, Einstein’ın kütle çekim alanı ve genel görelilik çalışmalarını, kuantum mekaniğinin serüvenini, kendisinin dahil olduğu kuantum mekaniğiyle ilgili bir teori olan halkalar teorisini ve bilim uğruna yaşadıklarını anlatıyor.
Kitap Hakkındaki Düşüncelerim
Kitap, kuantum fiziği ve genel görelilik gibi zor konuları detaya inmeden öğrenmek isteyenler için birebir. Modern fiziği anlatırken fiziğin geçirdiği evrelerden ve bu evreleri hazırlayan şartlardan da bahsediyor. Bilim ve felsefe arasındaki ilişkiden, felsefenin ve özgür düşünmenin bilimin gelişmesi için ne kadar önemli olduğundan bahsediyor. Ben de günümüzde bilim ve kültür arasındaki çatışmanın sebebini felsefeyi ve düşünmeyi bilmememiz olarak görüyorum.
Kitabın sonlarında ise insanların birbirlerine yabancılaşmasını ve bu durumun insanları korkuya itip farklı kültürlere düşman olmasından da bahsetmiş. Bu konulara değinmesi kitabı güzel yapan etkenlerden biri.
Kitapta yazar, gençlik arayışlarından ve dünyayı değiştirme isteğinden bahsetmiş. Çevresinde dile getirilen değerleri sorguluyor ve daha iyisini istiyor. Bu kısımları okurken yazarla birçok ortak nokta buluyorsunuz kendinizde. Ben de yazar gibi toplumun olgunlaşmasını sağlayan etkenin her yeni kuşakta mevcut olan değiştirme isteği olarak görüyorum.
Sistemin değişeceğine dair yazarın ümidi kalmamış ve bu sisteme müdahil olmadan insanlığa ve kendine yararlı olmak için kendini bilim adamlığına adamış. Ancak ben yazar gibi ümitsiz değilim. Zaaflarımızdan, korkularımızdan ve cahilliğimizden arındığımızda bu düzenin değişebileceği kanaatindeyim. Daha adil ve hoşgörülü bir dünya dileğiyle…