Hatırat, Kitap, İNCELEMELER

Kazım Karabekir-İttihat ve Terakki Cemiyeti

Bu yazıyı 9 dakikada okuyabilirsiniz.


Bu yazımızda, Türk askeri ve siyasi tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri olmasının yanı sıra alternatif tarih yazma hayalleri güden kimselerin güdümüne girmesinden dolayı çokça tartışmalara konu olan bir kahramanın, kendisinden de daha tartışmalı bir konu olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle tanışmasını, girişini ve cemiyetin içindeki anılarını kendi ağzından anlattığı bu hatıratı incelemeye çalışacağız.

Karabekir Paşa hatıratına 1896 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni abisinin hususi dostlarıyla düzenlediği toplantıların birinde öğrenmesiyle başlamış ve 1909 yılındaki 31 Mart Vakası esnasında gerçekleşen Yıldız İşgalindeki rolüyle de hatıratını bitirmiştir. Hayatının yaklaşık 15 senesinde meydana gelen ve başından geçen olayları “İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni Ben Ne Zaman ve Nasıl Öğrendim?”, “İkinci İttihat ve Terakki Cemiyeti Nasıl Kuruldu?”, “Teşkilatın Genişletilmesi ve Hızlandırılması”, “Hürriyet Mücadelesi Başlıyor” ve “31 Mart” ana başlıkları altında yazan Karabekir Paşa, dönemin şartlarını, üstlendiği görevleri, o döneme damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidara geliş süreci gibi mühim konuları bizatihi içerisinde yaşadığı için gayet canlı bir şekilde anlatarak okuyucuya o günlerin havasını ve heyecanını hissettirebilmektedir. Ana başlıkları özel olarak inceleyecek olursak hem dönemin koşullarını hem de hatıratı biraz daha iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum. Bölümleri incelemeye geçmeden önce zihinlerimizde, hatırata karşı genel bir düşüncenin oluşması için Karabekir Paşa’nın şu sözlerini eklemek istiyorum: “Bu eser, iki kitap halindedir: Birinci kitap ideal sahibi birtakım vatan çocuklarının tek vücut bir halde hürriyet davası etrafında toplanışlarını ve fedakârlıklarını gösterir. İkinci kitap da cemiyetin fırka haline geçmekle nasıl yanıldığını ve bu yanılmadan doğan acı neticeleri tahlil ve münakaşa edecektir.”

I. Bölüm: İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni Ben Ne Zaman ve Nasıl Öğrendim?

Önceden de belirttiğim gibi Kazım Karabekir Paşa, hatıratına 1896 yılında yani on beş yaşında henüz Fatih Askeri Rüştiyesi’nde talebeyken abisinin kendisini okumaya teşviki neticesinde gerçekleşen olayları ve cemiyeti -ki o dönemde henüz Birinci İttihat ve Terakki Cemiyeti faaliyet gösteriyor- öğrendiğini anlatıyor. O dönemi sonraları devletin en üst kademelerine gelecek bir askeri talebenin gözünden öğrenmek istersek de karşımıza şu cümleler çıkıyor: “Milletin fedakâr ve münevver gençleri çöle sürülüyormuş, boğuluyor, denize atılıyormuş. Milletin parasını hafiyeler ve saray halkı yiyormuş. Avrupa terakki ederken cahil ve katil padişahımız milletimizin her türlü terakkisine engel oluyormuş. Memleketimizde ilme ve emeğe hürmet yerine yalan, riya ve irtikap (hile) hakimmiş…” O döneme baktığımız vakit genç kesimde gençliğin vermiş olduğu heyecanla aydın kesimde de okumanın vermiş olduğu eleştiriyle beraber gelen ve padişahın baskıcı tutumuna karşı gelişen bir tepki vardı. Zaten Paşa, babasının haksız yere sürgüne gönderildiği düşündüğü için de padişaha karşı küçüklüğünden gelen bir nefreti olduğunu da kesin bir dille söylemiştir. Hem o dönemin bir yansıması hem de insanların yaşadıklarından dolayı gelişen tepkiyi hatıratın ilerleyen sayfalarında da defalarca belirten Karabekir Paşa, genel olarak bu dönemin zihniyetinin ve baskısının bir tepkisi olarak doğan ve büyük bir sele dönüşerek devletin en tepesine kadar ulaşan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ilk ve ikinci döneminin bir tahlilini kısaca şu şekilde yapar: “Birinci İttihat ve Terakki Cemiyeti henüz olgunlaşmamış hürriyetsever tıbbiye öğrencileri tarafından kurulmuş daha çok da mektep talebeleri arasında yayılmış fakat baskının merkezi olan İstanbul’da bulunmasından ve askeriyede yeterli güce ulaşamamasından ötürü şartlara yenik düşerek amacına ulaşamamıştır. İkinci İttihat ve Terakki Cemiyeti ise hem padişah baskısında uzakta olan Rumeli’de faaliyete başlaması hem belli bir sivil ve askeri olgunlaşmanın neticesinde meydana gelmesi hem de teşkilatını ordulara ve memleketin diğer önemli şehirlerine de yaymasından ötürü düşmanı olan istibdatı yıkarak hedefi olan meşruti idareyi kurabilmiştir.” Bu bölümün ilerleyen sayfalarında da kendi tabiriyle “Azgın İstibdat Devri”ni eleştiriyor ve onun kötü bir yansıması olan jurnalciliğin Harbiye Mektebi’nde ortaya çıkarmış olduğu sorunlardan bahsediyor ki kendisinin de evrak-ı muzırra (zararlı yayınlar) bulundurmaktan jurnallendiğini ve cezaya maruz kaldığını da anlatır. Harbiye Mektebi’nde karşılaştığı diğer bir sorun olan azınlıklardaki milliyetçilik cereyanlarını ise kısaca şu şekilde özetliyor: “… yazık ki bunların arasında Araplık cereyanı ve Türk düşmanlığı apaçık görülüyordu. Biraz Arapça bildiğimden aralarındaki kabil konuşmaları anlıyor ve çok müteessir oluyordum. Zavallı Türk, her vatandaş bizim mahvımızı istiyor diyerek ben de gün geçtikçe Türk’ten başkasına düşman oluyordum…” Bu ve hayatının ilerleyen kısımlarında gerçekleşen Türk karşıtı gelişmeler Karabekir Paşa’nın Türklük bilincini daha da kuvvetlendirdiğini görüyoruz. Devam eden kısımlarda ise Abdülhamid’e karşı girişilen suikastlar, Bulgar İhtilali, Rumeli’de Bulgar çetelerinin peşine düşmesini ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyeleriyle şahsi tanışmalarını anlatmaktadır. Bu bölümde belirgin olarak gördüğümüz husus ise hiç şüphesiz Paşa’nın azmi ve teşkilatlanma arzusudur. Bunları ise dostlarıyla beraber memleketin içine düştüğü durumdan nasıl kurtulabileceğine dair yaptığı hasbihallerden görebiliyoruz.

Karabekir Kardeşler: Hamdi, Hulusi, Kazım (soldan sağa)

II. Bölüm: İkinci İttihat ve Terakki Cemiyeti Nasıl Kuruldu?

Bu bölümde ise askeri vazifeleri nedeniyle Manastır-Selanik arasındaki mekik dokumasıyla fikri altyapısı kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Manastır’daki şubesinin açılışından Karabekir Paşa’nın buradan ayrılışına kadar geçen sürede teşkilatın yaptığı faaliyetleri anlatır. Manastır’daki teşkilatın merkezi Kazım Bey, Enver Bey ve Hüseyin Bey idi. Ki Kazım Karabekir Paşa, hatıratta Enver Bey’le tanışmasından sonra ettikleri hasbihallerden çokça bahseder ve kan kardeşi olma mevzusunu da anlatır. Bu bölümde önemli noktaların başında ise İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin genişlemesinden, memlekete yayılmasından, tasarladıkları girişimlerden, cemiyetin gizli kalmak için sarf ettiği çabadan bahsetmesi gelir. Bunları detaylı olarak anlatıldığı bu bölümde ilginç olan nokta ise Kazım Karabekir Paşa’nın, sonraları İstiklal Harbi’mizde üst kademelerde göreceğimiz komutanlarla olan ilişkilerini ve teşkilattaki konumlarından bahsetmesidir. Bu kişilerin teşkilata nasıl girdiği, kim tarafından öncülük edildiği, hangi görevlerde bulunduğu anlatılır. Bunun yanında İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne giriş usulünün nasıl olduğunu da okuyucuların öğrenme imkânı oluyor. O dönemlerde, geçmişten süregelen diğer mühim problem bildiğimiz üzere azınlıkların neden olduğu türlü sıkıntılardır. Burada da özellikle Bulgarların davranışlarını ise Karabekir Paşa şu sözleriyle bizlere anlatıyor: “Bulgarlarla Türkler arasındaki büyük nefret 1903 (1319) İhtilali’nden başlar. Üç ay kadar süren bu ihtilalde Bulgarlar zayıf buldukları yerlerde Türk halkını ve askerini bastırarak öldürmüşlerdir. Tabii ihtilali tenkil sırasında bunun cezasını vermişlerdir. Bulgarlar besledikleri emellerine kavuşamamışlardır. Hem Türklerle araya kan girmiştir,  hem de Sırp ve Rumlar da aynı siyasi faaliyete başlayarak çetelerini Makedonya’ya göndermişler ve Osmanlı Devleti’nin parçalanması veya Makedonya’nın paylaşılması ihtimaline karşı hazır bulunmuşlardır. Bulgarların yaptıkları ihtilallerde yaktıkları yıktıkları eserler hâlâ yer yer görülüyordu.” Bu yüzden bu bölümde de Bulgar çetecilerinden ve onlarla girişilen mücadelelerden bahsedilir.

Kazım Bey (Karabekir) Manastır’da, 1906
İsmet Bey (İnönü) (solda), Kazım Bey (Karabekir) (sağda)

III. Bölüm: Teşkilatın Genişletilmesi ve Hızlandırılması

Bu bölümde ise ağırlıklı olarak Balkanlar’da kurulan ve faaliyetlere başlayan cemiyetin İstanbul ve Edirne ayağının nasıl ve kimler tarafından kurulduğundan bahsediliyor. İstanbul’da Harp Okulu’nda görevli olmasından ötürü cemiyetin burada teşkilatlanmasında sarf ettiği emeklerden bahseder. Buna ek olarak cemiyetin Edirne’deki temsilcilerinden ve teşkilatından da bahseder. Bunun yanında öncesinde planlanmış olan Sultan Hamid’e yapılacak suikasttan de söz eder. Bu bölümdeki önemli diğer nokta ise İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin donanmayı kendi tarafına çekiş sürecini anlatmasıdır.

IV. Bölüm: Hürriyet Mücadelesi Başlıyor

Artık bu bölümde Meşrutiyet’in ilanından önce yaşanan hareketlenmeler anlatılmaktadır. Cemiyetin faaliyetleri sonucunda, Balkanlar’da, istibdat karşıtlığı ve hürriyet istemiyle çıkan kıvılcım artık bir ateşe dönüşmüştü. Bu bölümde Karabekir Paşa, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin resmen kendini ilan ettiğinden bahseder. Padişah ve saraydaki jurnalci kesim tarafından İstanbul’da bastırıldığı sanılan bu hareket söndürülememiş, bilakis iyice alevlenmişti. Osmanlı Devleti’nin son döneminin en kilit olaylarından biri olan Enver ve Niyazi Beylerin halk ve askerle birlikte dağa çıkmasını ve bunu desteklemek için 3. Ordu Mıntıkasında halk ve ordunun “Hürriyet istiyorlar.” şeklinde propaganda yaptırdığını anlatıyor. Bu bölümde, önemli bir olay olan II. Meşrutiyet’in İlanı’ndan da genişçe bahsedilmektedir. Kazım Karabekir Paşa, II. Meşrutiyet’in İlanı’ndaki ciddiyeti ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin o dönemdeki kudretini bizlere şu cümlelerle aktarıyor: “Meşrutiyetin bir blöfle alındığını,  İstanbul’daki İkinci Fırka’dan bir tabur gönderilseydi teşebbüsler Selanik ve Manastır’da önlenebilirdi gibi mütalaalar yayanlar Terakki ve İttihat Cemiyeti’nin o zamanki kuvvet ve kudretini bilmeyen hele Makedonya’da ihtilaller arasında halkın ve ordunun Sultan Hamid idaresine karşı olan kin ve nefretinin derecesini anlamayan bazı yazarlardır.” II. Meşrutiyet’in ilanından sonra şair Tevfik Fikret’in söylediği şu cümleler “Aman sakın! Tek kurşun bile atılmasın ve tek insanın burnu kanamasın. Çünkü nerede karar kılacağı kestirilemez. Ayaktakımı da işe karışır ve kinler, garezler suçsuz birçok vatandaşın mahvına sebep olur. İşi zamana bırakınız. Bu tedrici hareket en hayırlı neticelere varır.” bu denli ciddi bir olayın arka planda yaratacağı kaosu engellemeye yönelik hamlelerden biridir ve Kazım Karabekir Paşa da bu sözlerin sahibi olan Tevfik Fikret’i ilk defa tanıdığını ve sözlerine karşı duyduğu saygıyı belirtir. Hatırata İstanbul İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Meşrutiyet’in İlanı’ndan sonra yaptığı faaliyetleri ve aldığı önlemleri anlatarak devam eden Kazım Karabekir Paşa, pek çok suçsuz insanın da canını yakan hafiyelik kurumunun kaldırılmasına getirir konuyu. Burada İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin İstanbul merkezi tarafından yayınlanan beyanname şu anda dahi ihtiyacımız olan hususları işaret etmektedir. Ardından hırsızlık ve padişaha sadık kölelikleriyle zengin olduklarını ima ettiği Arap İzzet Paşa ve Selim Melhame Paşa’nın kaçışlarıyla ilgili yorumlarını okuyuculara aktarır. Burada diğer önemli nokta olan Edirne’de askerin isyan etmesinden ve sonucunda Cemiyet’in Selanik ve İstanbul merkezleri arasında ortaya çıkan gerilimden de bahseder. Bu bölümde, şu anda İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın dedesi olan Ali Kemal de çokça zikredilir. Yaptığı saray yalakalıklarından da bahsedilir İzmit’te Sakallı Nurettin Paşa’yla görüşmesinden sonra halk tarafından linç edildiğinden de… Meşrutiyet’in ilanıyla beraber ortaya çıkan yeni cemiyetlerin ve zaten hali hazırda var olan neşriyat savaşından da genişçe bahsederek bu bölümü sonlandırır.

V. Bölüm: 31 Mart

Bu bölümde ise başlıktan da anlaşılacağı üzere sonucunda bir padişahı tahtından edecek o önemli olayı anlatıyor Kazım Karabekir Paşa. Meşrutiyet’in ilanından sonra artan Meşrutiyet aleyhtarları ve irtica dileyen insanların hem sarayın hem de dış düşmanlarımızın teşvikiyle Meşrutiyet’e darbe vurma hayallerine kapıldıkları anlatılıyor. Hatta burada irticanın ve alaylı-mektepli atışmasının bir göstergesi olan şu sözleri söylüyor: “…çünkü mahvolacak yalnız Meşrutiyet değil, bütün mektepli zabitler, sonra da bütün millet ve vatandır.” Ardından Hareket Ordusu’nun İstanbul hareketi ve bu orduda Kazım Karabekir Paşa’nın üstlendiği görevler ve çatışmalar anlatılmaktadır. Son olarak da Yıldız İşgali’yle nihayete eren hatıratın bu bölümünde Kazım Karabekir Paşa’nın, Yıldız Sarayı’nı işgal edenlerin Enver Beyin fırkasından ziyade kendi fırkaları olduğunu iddia etmesi ve bu hususta kanıtlarını sunması enteresan bir durumdur.

Hareket Ordusu Kumanda Heyeti, 1909

Bölümlerin devamında hatıratın ekleri olan “İlk İttihat ve Terakki Cemiyeti Nasıl Kuruldu?”, “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti Teşkilat-ı Dahiliye Nizamnamesi”, “Tahlif Edileceklere Okunacak Yemin Sureti” ve “Mümtaz Kolağası Servet Bey’in Malûmatı” başlıkları yer almaktadır. Kitabın ardınki bu değerli ekler, dönemine damga vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin daha iyi anlaşılması açısından çok yararlıdır.

Düşünceler

En başında da belirttiğimiz üzere Türk Tarihi’nin değerli komutanlarından ve siyaset adamlarından bir olan Kazım Karabekir Paşa’nın, İttihat ve Terakki Cemiyeti anılarını yazmış olduğu bu hatırat, hem Osmanlı Devleti’nin son dönemlerini yaşamış hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu ve yönetici kadrosunda yer alan bir şahsın gözünden okumak İttihat ve Terakki Cemiyeti hakkında akıllarda yer alan kötü imajın aksine hak ettiği yere ulaşmasında gayet etkili bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hatıratın, öncelikle İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir ihanet şebekesinden(!) ziyade hürriyet ve vatansever insanların devleti içine düştüğü bataklıktan ve üzerine yapıştırılan “Hasta Adam” yaftasından kurtarmayı amaçlamış bir cemiyet olduğunun ve ardından, vatanımızın ve milletimizin uğruna göstermemiz gereken çabanın, yapmamız gereken fedakarlığın, yapmakla yükümlü olduğumuz durmak bilmeksizin çalışma azminin anlaşılması açısından çok değerli olduğu düşüncesindeyim. Yüce Yaradan bir kez daha bütün büyüklerimizden razı olsun, ruhları şad olsun.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s